İsim (sonu meçhul bir şeyi beklemekten ilerigelen) merak, heyecan, üzüntü, endişe, şüphe, ümit ve korku karışımı.
be in suspense: merak/heyecan içinde kalmak. keep someone in suspense: birini merakta bırakmak. The detective story kept me in suspense until the last chapter. Mothers feel suspense when their children are sick: Çocukları hastalanınca anneler üzüntü ve endişe duyarlar.
İsim kararsızlık, ikircim, tereddüt.
İsim muallâkiyet, askıda/şüpheli durumda kalma. matters in suspense: askıda kalan meseleler. The
question remains in suspense: Sorun askıda kalıyor.