belie

  1. Transitive Verb yanlış aksettirmek, gerçeği yansıtmamak, örtmek, maskelemek.
    The newspaper belied the facts: Gazete
    olayları yanlış aksettirdi.
  2. Transitive Verb yalanlamak, yalancı/boşa çıkarmak, tekzip etmek.
    Facts belied his story: Olaylar, anlattıklarını
    yalanladı.
    Fate belied our hopes: Kader ümitlerimizi boşa çıkardı.
  3. Transitive Verb iftira etmek, yalan söylemek.