frantic

  1. Adjective çılgın, çileden çıkmış, (öfke/korku/ıstırap vb.'den) çılgına dönmüş, kendinden geçmiş, öfkeli, mütehevvir,
    çılgınca heyecanlı.
    The mother was frantic with grief when she heard that her child was dead. frantic gestures.
  2. Adjective telâşlı, heyecanlı, sabırsız, sinirli.
    I've had a frantic rush to get my work done. He made a frantic
    search for the lost child.
  3. Adjective deli.
    That noise is driving me frantic (= making me mad).
çılgın alkışlar
büyük çabalar Noun
yapılması gereken çok şeyi olmak Verb