impose

  1. Verb (vergi vb.) koymak, tarh etmek.
    New duties were imposed on wines and spirits.
  2. Verb yükle(t)mek, tahmil etmek.
    I must perform the task that has been imposed upon me.
  3. Verb (zorla/hile ile) kabul ettirmek/benimsetmek, kabule zorlamak, empoze etmek.
    She imposed herself as
    their leader. The conquerors imposed difficult conditions of peace on the defeated enemy.
  4. Verb başkasının işine karışmak/müdahale etmek,
    argo burnunu sokmak.
  5. Verb aldatmak, kandırmak, sahte bir şeyi sahici diye yutturmak.
    impose fake antiques on the public:
    Sahte antikaları sahici diye halka yutturmak.
  6. Verb, Printing dizmek, düzenlemek, tanzim etmek, dizilmiş sayfaları basılacak şekilde sıraya koymak.
  7. Verb (bir yere) koymak, yerleştirmek.
masraflarını sınırlamak Verb
zorla biriyle arkadaşlık yapmayı istemek Verb
birine kendi fikrini zorla kabul ettirmek Verb
cezalandırma Noun, Criminal Law
tarh etmek Verb
vazetmek Verb
ambargo koymak Verb
yasak koymak Verb
haberlere sansür koymak Verb
ablukaya almak Verb
büyük bir sorumluluk yıkmak Verb
ağır bir yük getirmek Verb
vergi koymak Verb
para cezası kesmek Verb
birini para cezasına çarptırmak Verb
biri aleyhinde mahkeme marifetiyle ihtiyati tedbir kararı almak Verb
vergi almak Verb
parasal bir yükümlülük yüklemek Verb
ceza vermek Verb
birine ceza vermek Verb
yasak koymak Verb
vergi koyma
bir şey üzerinden vergi almak Verb
halktan vergi almak Verb
ambargo koymak Verb
yemin etmeye zorlamak Verb
bir yükümlülük yüklemek Verb
vergi koymak Verb
birine şartları kabul ettirmek Verb
krediye kısıtlamalar getirmek Verb
üzerine vergi koymak Verb
birine en yüksek standartları empoze etmek Verb
birine en yüksek standart dıları empoze etmek Verb
(US) ithal mallarını gümrük vergisi bakımından sınıflandırmak Verb
birine kötü mal zorla kabul ettirmek Verb
birine kötü kalite malı zorla kabul ettirmek Verb
birine kötü malları zorla kabul ettirmek Verb
birinin tasarruf salahiyetini kanunen yasaklamak Verb
birinin hareket serbestisini sınırlamak Verb
sıkıyönetim koymak Verb
yeni vergiler koymak Verb
yeni görevler vermek Verb
(a) rahatsız etmek, zaafından yararlanmak, yüzsüzlük etmek, (bir kimsenin nezaketini/misafirperverliğini)
suiistimal etmek, haksızca yararlanmak.
Thank you, but I don't think I'll stay the night: I don't want to impose on you.
to impose on someone's good nature: birisinin yumuşak yüzlülüğündan yararlanmak. (b) aldatmak, (c)
az kul. etkilemek, tesir etmek, nüfuzunu kullanmak, zorla kabul ettirmek.
ceza vermek Verb
saygı telkin etmek Verb
kısıtlama getirmek Verb
kayıt koymak Verb
tahdit koymak Verb
müeyyide koymak Verb
yaptırımlar uygulamak Verb
buluşu gizli tutmak Verb
bir buluşu gizli tutmak Verb
birini zorla susturmak Verb
birini susturmak Verb
ölüm hükmü vermek Verb
birine bir şeyi zorla kabul ettirmek Verb
birinin iyi yürekliliğinden yararlanmak Verb
birinin iyiliğini kötüye kullanmak Verb
varlığını kabul ettirmek Verb
kendini kabul ettirmek Verb
tahmil etmek Verb