passion

  1. Noun tutku, ihtiras.
    have passion for sth: bir şeye son derece tutkun/düşkün olmak.
    ruling passion: en büyük tutku/merak.
  2. Noun kuvvetli sevgi, aşk.
    a passion for art.
  3. Noun şehvet, kuvvetli cinsel arzu.
  4. Noun kuvvetli his, hırs.
    Love and hate are passions.
  5. Noun kuvvetli aşkla/ihtiras ve arzu ile sevilen kimse.
  6. Noun aşırı heves, delilik.
    a passion for music.
  7. Noun tutku/ihtiras/aşırı heves konusu.
    Music is her passion.
  8. Noun taşkınlık, hezeyan.
  9. Noun şiddetli öfke, hiddet, gazap.
    be in a passion : şiddetle öfkelenmek, tepesi atmak.
    a fit of
    passion: hiddet galeyanı.
    He blew into a passion: Çok öfkelendi, köpürdü.
  10. Noun elem, ıstırap.
  11. Noun özleyiş, iştiyak.
  12. Noun Hazreti İsanın çarmıha gerilince çektiği ıstırap.
  13. Noun şehidin çektiği ıstırap.
tutkularının dizginlerini koyuvermek Verb
gözleri dönmek Verb
kıskançlık cinayeti Noun, Law
tutku cinayeti Noun, Law
tahrik altında işlenen suç Noun, Law
ifrit olmak Verb
birden öfkelenmek Verb
birini kızdırmak Verb
(adam öldürme) infial
çarkıfelek Noun, Botany
müzik tutkusu
müzik aşkı
araba içinde seyredilen sinema
Hazreti İsanın çarmıha gerilmesini canlandıran dram.
Paskalyadan iki önceki Pazar günü, büyük perhizin beşinci Pazarı.
(a) Paskalyadan bir (veya iki) önceki hafta.
biri için büyük aşk duymak Verb
merak sarmak Verb
merakı olmak Verb
resim yapma aşkı olmak Verb