sex

  1. Noun, Biology eşey (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun cins(iyet), eşey(lik).
    The job is open to people of both sexes.
  3. Noun cinsî cazibe.
  4. Noun cinsî münasebet.
    a lot of sex and violence in modern films.
  5. Transitive Verb (civciv vb.) cinslerine göre ayırmak.
    He sexed newly hatched chicks.
karma eğitim Noun, Education-Training
cinsel organlar Noun, Sexuality
üreme organları Noun, Sexuality
mahrem bölge Noun, Sexuality
özel bölge Noun, Sexuality
avret yerleri Noun, Sexuality
edep yerleri Noun, Sexuality
tenasül organları Noun, Sexuality
cinsiyet değiştirme ameliyatı Noun, Medicine
cinsiyet değiştirme operasyonu Noun, Medicine
cinsel istismar Noun, Criminal Law
çocukların cinsel istismarı Noun, Criminal Law
cinsi lâtif, kadın(lar). Noun
cinsi lâtif, kadınlar.
sterner sex: erkekler.
dişilik
cinsi lâtif, kadınlar. Noun
yatmak Verb
oral seks Noun
cinsel ilişkide hastalıklara karşı önlem alınması
cins-i latif
karşı cins
kadınlar. Noun
“altı” anlamı katar.
ör.: sexivalent. Prefix
cinsî münasebet, cima.
cinsî cazibe, çekicilik, sksapel.
eşeygöze, cinsiyet hücresi.
eşeysel kromozom, cinsiyet kromozomu.
cinsel eğitim Noun, Education-Training
açık film
eşeysel içsalgı, cinsiyet hormonu.
eşeysel sağlık koruma, tenasül sağlığını koruma.
seks yaşamı Noun
cinsellik Noun
seks hayatı Noun
cinsel yaşam Noun
cinsel hayat Noun
cinsel tatmin aracı gözü ile bakılan kişi
cinsel suç işleyen kişi
cinsiyet değiştirme ameliyatı Noun, Surgery
cinsiyet değiştirme ameliyatı Noun, Medicine
cinsiyet değiştirme operasyonu Noun, Medicine
seks skandalı
cinsel çekiciliği fazla olan kişi
seks sembolü
Seks Yalanları Proper Name, Cinema
tâli cinsiyet belirtileri, üreme organları dışındaki belirtiler (sakal, göğüs vb.)
tâli cinsiyet belirtileri, üreme organları dışındaki belirtiler (sakal, göğüs vb.)
… ile yatmak (cinsî münasebette bulunmak).