to death

English-Turkish Translation

  1. kıyasıya, öldüresiye, canını çıkartırcasına, son derece, pek çok, haddinden fazla.
    He works the people
    in his shop to death.
    sick to death of … : …'den son derece bıkmış, gına getirmiş, illâllah demiş.
    I am sick to death of your complaints: Şikâyetlerinden bıktım artık.
    sick to death of the heat: sıcaktan son derece bunalmış.
    (fashion/story) done to death: (moda/hikâye) insanı bıktıracak derecede yayılmış/tekrarlanmış.
    war to the death: ölesiye savaş, ölüm kalım savaşı.
    to be sick to death: ölüm döşeğinde olmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be scared to death/stiff/out of one's witts
ödü patlamak.
be burnt to death
diri diri yanmak, yanarak ölmek.
be sick to death
tahammülü kalmamak Verb
be stoned to death
taşlanmak Verb
bleed to death
kan kaybından ölmek Verb, Medicine
condemn someone to death
birini ölüme mahkûm etmek Verb
condemned to death
idama mahkûm
condemned to death
ölüme mahkûm
condemned to death
idamlık
condemned to death
idama mahkum Adjective, Law
crushed to death
ezilerek ölme
do to death
(a) katletmek, zulmederek öldürmek, (b) hep aynı şeyi tekrarlamak.
do to death
öldürmek.
doom to death
ölüme mahkûm etmek Verb
drink oneself to death
aşırı içkiyle kendini öldürmek Verb
fight to death
ölesiye dövüşme
flog someone to death
birini kırbaçlayarak öldürmek Verb
flog to death
bıktırmak, bir kimseye kabul ettirmeye veya onu ikna etmeye ısrarla çalışıp sonunda illâllah dedirtmek,
kabak tadı verdirmek, gına getirtmek, ısrar ede ede ilgiyi dağıtmak.
It wasn't a bad idea, but he flogged it to death.
freeze to death
donarak ölmek Verb
freeze to death
donmak Verb
have someone choked to death
boğdurtmak Verb
have someone stone someone to death
taşlatmak Verb
meat done to death
(fazla pişirmekten) yanmış et.
put someone to death
birini öldürmek Verb
put to death
idam etmek.
The prisoners were all put to death.
put to death
öldürmek, idam etmek.
sentence someone to death
birini ölüme mahkûm etmek Verb
starve to death
açlıktan ölmek Verb
to talk someone to death
kafa ütülemek (argo) Verb
to talk someone to death
kafese almak (argo) Verb
worry oneself to death
çok kaygılanmak Verb
bore someone to death with a lot of talk
tıraşlamak Verb
condemn someone to death by hanging
asılarak idama mahkûm etmek Verb
send someone to death by hanging
birini asılarak idama mahkûm etmek Verb
subject to death duties
veraset vergisine tabidir
commutation of a death sentence to life imprisonment
ölüm cezasını müebbed hapse çevirmek Verb
fight to the death
ölesiye dövüşmek Verb
liability for death and bodily injuries to third parties
üçüncü şahıslara karşı ölüm veya bedeni zarar verme sorumluluğu
may God ordain it to be late (when death is mentioned
Allah gecinden versin
only death will put an end to his misdeeds or wicked actions
teneşir paklar Noun
pass sentence of death to sb
birine ölüm cezası vermek Verb
pass sentence of death to sb
birine idam cezası vermek Verb
report a death to the authorities
bir ölüm vakasını ilgili makamlara bildirmek Verb
to be at death's door
ölümün eşiğinde olma
to the death
ölümüne Adverb
vest a court with power to try cases of life and death
bir mahkemeye ölüm kalım davalarına bakma yetkisi vermek Verb
war to the death
ölünceye kadar savaş
war to the death
ölesiye savaş
wounded to the death
kendini ölüme götürecek yara almış
English-Turkish phrases from Zargan's own database