1. yaşlı, yaşlanmış, ihtiyar.
    an aged man: yaşlı bir adam.
  2. yaşlılık+, ihtiyarlık+, yaşlılıktan ilerigelen.
    aged wrinkles: ihtiyarlık çizgileri.
  3. yaşında.
    a man aged 40 years: 40 yaşında bir adam.
  4. eski, eskitilmiş, yaşlandırılmış.
    aged whiskey.
  5. yaşlılar, ihtiyarlar.
    Medical care for the aged is one aspect of social security: Yaşlılara sağlık
    yardımı toplumsal güvenliğin bir cephesidir.
dinlendirilmiş
yaşlılar evi satın almak Fiil
aynı yaşta
yaşlılar evi
yaşlılar yurdu
yaşlılar için tıbbi bakım
orta yaşlı
yaşlılar için yardım
yaşlılar
borsada
genellikle 14 gün olan kredi süresinden sonraki 30 gün tasfiye edilmemiş iki simsar ya da menkul kıymet
satıcısı arasındaki sözleşme
yetmiş üç yaşında kanserden öldü
oğlum on yaşında
yaşından fazla göstermek iyordu
yaşlılar ve sakatlar