1. açık seçik, vâzıh, sarih, kolayca anlaşılır, açık ve anlaşılır şekilde ifade edilmiş.
    an articulate
    thought.
    Each tiny figure in the pattern was clear and articulate: Şeklin en ufak parçaları bile açık seçikti.
  2. seçkin/tane tane söylenen.
  3. güzel konuşan, güzel söz söyleyen, nâtıkası kuvvetli.
    an articulate person.
  4. tutarlı, insicamlı, birbirne mantıkî bir şekilde bağlı.
    an articulate system of philosophy.
  5. Zooloji eklemli, mafsallı.
  6. açık seçik/tane tane konuşmak/telâffuz etmek.
  7. açıklamak, belirtmek, tavzih/tasrih etmek.
    to articulate an idea.
  8. birbirine takarak/ekleyerek anlamlı bir bütün oluşturmak.
  9. (dişçilikte) karşılıklı (alt ve üst) diş yüzeyleri arasında temas sağlamak.
  10. eklemlemek, mafsallamak, mafsalla birleştirmek.
  11. Zooloji (a) eklem/mafsal teşkil etmek, (b) eklemli omurgasız hayvan.
  12. sözleşme/anlaşma maddelerini tespit etmek.
(işçiler arasında) hissedilir huzursuzluk
hissedilir tedirginlik