1. denemek, tecrübe etmek.
    to assay one's strength: bir kimsenin mukavemetini denemek.
    to assay
    a dance: bir dansı denemek.
  2. Metalurji (a) (bir külçe/cevher veya alaşımın) bileşimini belirleme(k), ayarını tayin etme(k), bileşimindeki altın/gümüş
    vb. miktarını tespit etme(k), (b) örnek, numune, ayarı tayin edilecek madde, (c) (alaşımın bileşimini bildiren) muayene raporu.
  3. Eczacılık (tahlil ile) ilâcın etki derecesini belirlemek.
  4. incelemek, tahlil etmek.
    to assay a situation: durumu tahlil etmek.
    to assay an event: bir olayı incelemek.
  5. (bir durumu) muhakeme etmek/değerlendirmek.
    to assay someone's effort: bir kimsenin say'ü gayretini değerlendirmek.
  6. (belirli miktarda değerli maden) içermek/ihtiva etmek.
    This ore assays high in gold: Bu cevher
    yüksek oranda altın içeriyor.
  7. deneme, tecrübe, teşebbüs.
altın ve gümüş sikkelerin standardı koruyup korumadığını saptamak için her yıl uygulanan test
sıvı bir ayırma işlemi olmaksızın alaşımlar ve metalik artıklar gibi cevherlerin içindeki elementleri belirleme
cevherlerde
metalik artıklarda ve alaşımlarda verilen bileşenin tayini için çözelti ya da flotasyon işlemlerinin kullanılması
ayar tayininde kullanılan terazi, ayar terazisi.
ayar fırını, ayar tespitinde kullanılan fırın.
ayar memuru
bir sikke ya da külçe içindeki değerli maden miktarını resmen söyleyen kişi
(kıymetli madenler için) ayar dairesi.
maden ayarını saptama bürosunca ölçülen ve bir darphanede üretilen saf ya da hemen hemen saf altın veya gümüş külçe
maden ayar değeri
çözümleme örneği
maden ayar değeri