1. (a)
    ask. karartmak, (hava hücumlarından korunmak için) ışıkları söndürmek/örtmek, (b) bayılmak.

    He blacked out at the sight of blood: Kan görür görmez bayıldı. (c) belleğini yitirmek, hafızasını kaybetmek, belirli bir olayı/kimseyi hiç hatırlayamamak.
    When it came to his war experiences, he blacked out completely: Harpte başına gelenlerin hiçbirini hatırlayamadı. (d)
    tiy. sahneyi karartmak, ışıkların hepsini söndürmek, (e) faaliyetini durdurmak/kesmek.
    black out the radio broadcasts from the U.S.: ABD'den yapılan radyo yayınlarını kesmek.
karartma, hava hücumundan korunmak için bütün ışıkları söndürme/maskeleme. İsim
sahne ışıklarını söndürme. İsim, Tiyatro
bayılma, baygınlık (bilhassa havacılıkta).
He suffered a blackout from a sudden dive. İsim
bellek yitimi, hafıza kaybı, tüm unutma. İsim
haberleşmenin tamamen kesilmesi (grev, doğal âfet vb. nedeniyle).
a newspaper blackout: gazete
yayınının durması.
a radio blackout: bütün radyoların susması/yayına son vermesi.
İsim