1. falso
  2. gaf, falso, çam devirme, aptalca/ahmakça hata, yanlış davranış, büyük hata.
    That's your second blunder
    this morning.
    to commit a blunder: gaf/falso yapmak, pot kırmak, çam devirmek.
  3. sapıtmak, yolunu şaşırmak, aptalca veya körü körüne/kör gibi hareket etmek/davranmak.
    Without my glasses
    I blundered into the wrong room: Gözlüksüz yolumu şaşırıp yanlış odaya daldım.
  4. pot kırmak, gaf/falso yapmak, çam devirmek, budalaca/aptalca/ahmakça hareket etmek, büyük hata işlemek.
  5. bozmak, berbat etmek, yüzüne gözüne bulaştırmak, acemice iş yapmak, allak bullak etmek.
    Several of
    the accounts were blundered by the new assistant.
  6. ağzından kaçırmak, düşünmeden söylemek/konuşmak.
    He blundered his surprise at her winning the award:
    Onun ödül kazandığına hayret ettiğini ağzından kaçırdı.
çarpa çarpa ilerlemek, gözü kapalı/körü körüne gitmek.
eşeklik etmek Fiil
apaçık hata
büyük gramer hatası İsim
çam devirmek Fiil
herze yemek Fiil
gaf yapmak Fiil
baltayı taşa vurmak Fiil
falso yapmak Fiil
çarpa çarpa dolaşmak.
birine çarpmak.
iyi kötü/kör topal işi başarmak.
He managed to blunder through: İyi kötü işi başardı.
tesadüfen keşfetmek/bulmak.