1. övünme(k), kendini methetme(k), iftihar etme(k).
    The town boasts a new school: Kasaba yeni okulu
    ile iftihar ediyor.
    Without wishing to boast: Övünme gibi olmasın ama …
  2. övme(k), methetme(k).
    She boasted her family's farm: Ailesinin çiftliğini methetti.
  3. gururlanma(k), gurur (duymak), böbürlenme(k).
    to boast about/of … : … ile böbürlenmek.
    He boasts
    himself as a genius: Sanki bir dâhi imiş gibi böbürleniyor.
  4. (keski ile kabaca) taş yontmak.