crash

Fiil (gürültü ile) kır(ıl)mak, parçala(n)mak.
Fiil
crash in/on/out/through: (zorla/gürültü ile) itmek, çarp(tır)mak, çarp(ış)mak.
The car crashed
on the pole killing its driver and 2 passengers.
Fiil (a)
gate crash ile ayni anlama gelir. davetsiz olarak (ziyafete vb.) gitmek.
to crash a party.
(b) biletsiz/izinsiz girmek.
to crash the gate at a football game.
Fiil, Havacılık (uçak) mecburî iniş yapmak, düşmek.
Fiil (ağaç) yıkılmak, devrilmek.
Fiil şangırdamak, (parçalanırken) şangır şungur ses çıkarmak, gürüldemek, gürlemek.
The lightning flashed
and the thunder crashed.
Fiil ânide çökmek, (ticarette) iflâs etmek/batmak.
The New York Stock Exchange crashed in 1929.
Fiil (gürültü ile) düşürmek/atmak/fırlatmak.
She crashed the plates angrily down on the table.
Fiil uyumak.
Can I crash on your floor tonight?
Fiil gece kalacak yeri olmak.
Fiil gürültü ile/şiddetle/hiddetle yürümek, hareket etmek.
İsim (gürültü ile) yıkılma, çökme.
İsim çarp(ış)ma, şiddetle çarp(ış)arak parçalanma.
İsim (oto/tren/uçak) kazası.
All the passengers were killed in the train/plane/car crash.
İsim iflâs, çökme, top atma, batma.
The Wall Street crash.
İsim tarakka, âni/şiddetli gürültü.
The crash of thunder: şiddetli gök gürültüsü.
the crash of breaking glass.
İsim uyku, uyuma.
İsim gece kalacak yer, konak.
İsim havluluk/perdelik kabarık kumaş.
Sıfat çok acele, müstacel, büyük gayretle kısa zamanda başarılan/gerçekleştirilen.
crash program/project:
çok acele olarak ve masrafa bakmaksızın gerçekleştirilmesi gereken program/proje.
a crash course of conversational French.
crash dive: (denizaltı) birden/hızla dalma, hızlı dalış.
Sıfat çarpma etkisini azaltan.
crash helmet: düşüş başlığı, yastıklı miğfer/başlık.