odasını araştırıp karıştırmak
Fiil
zinde, neşeli, sağlam, sağlıklı, turp gibi, sıhhati/keyfi yerinde.
I'm as fit as a fiddle: Turp gibiyim.
sırım/çakı/çivi gibi, turp gibi, tam sıhhatli, zinde.
bir karış (asık) surat (gerçek üzüntü hallerinde kullanılmaz).
He came in with a face as long as a fiddle: Bir karış suratla içeri girdi.
suratı bir karış olmak
Fiil
ikinci derecede rol oynamak.
birinci derecede rol oynamak
Fiil
ikinci derecede rol oynamak
Fiil
ikinci derecede olmak
Fiil
ikinci rolde oynamak
Fiil
bir karış surat asmak
Fiil
(a) ikincilik, az önemli durum.
to be/play second fiddle: önemini kaybetmek, gözden düşmek, bir
kenara atılmak. (b) orkestrada ikinci kemanın çaldığı parça.
kurcalamak, oynamak, karıştırmak.
Stop fiddling (around) with that gun, it might explode.
gelir vergisi beyannamesinde rakamlarla oynamak
Fiil
oyalanmak, vakit öldürmek.
to fiddle time away = to fiddle away one's time: oyalanarak vaktini
boşa harcamak.
to fiddle away hours: saatlerini boşa geçirmek.
bir işi araştıra araştıra keşfetmek
Fiil