çıkar/menfaat/gelir kaynağı, kâr/kazanç sağlayan şey.
That brings grist to the mill: Kazanç sağlayan
şey budur.
All is grist that comes to his mill: Her şeyden yararlanır/kâr çıkarır.
sıcak haddehane
İsim, Demir-Çelik Sanayii
Öğütülmüş hububat ve sebze ürünleri imalatı (NACE kodu: 10.61)
İsim, Sanayi ve Zanaatler
Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve nişastalı ürünlerin imalatı (NACE kodu: 10.6)
İsim, Sanayi ve Zanaatler
birinin ekmeğine yağ sürmek
Fiil
karabiber değirmeni
İsim, Gıda ve Mutfak
dairesel mil: tel çapı ölçü birimi, çapı 1 mil (0.0254 mm) olan telin kesit alanı.
İsim
pamuklu bez fabrikası.
İsim
devlet veya yetkili kurumların kontrolu altında bulunmayan, eğitimi gevşek, iyice öğretmeden bol bol
diploma dağıtan yüksek öğrenim kurumu.
İsim
akademik düzeyi düşük yüksek öğrenim kurumu.
İsim
ucuz ve âdi bar/salon, meyhane, batakhane.
İsim
güç anlar yaşamış olmak
Fiil
biber değirmeni: mutfakta/sofrada ka rabiber öğütmeye yarayan el değirmeni.
İsim
karabiber değirmeni
İsim, Gıda ve Mutfak
binde (olarak), bin … başına.
Zarf
birini çetin bir eğitime tabi tutmak
Fiil
birini zor bir işe koşmak
Fiil
haddehane
İsim, Demir-Çelik Sanayii
yetersiz önlemler almak
Fiil
maden filizi kırma makinesi.
büyük zorluklara/müşkülâta maruz,
mec. feleğin çemberi.
go through the mill: büyük zorluklar
atlatmak, feleğin çemberinden geçmek.
put through the mill
k.d. (a) denemek, sıkı bir denemeden geçirmek, sıkı sıkıya incelemek, (b) zorluklara/müşkülâta maruz bırakmak, anasından emdiğini burnundan getirmek, Hanyayı Konyayı öğretmek, dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek.
feleğin çemberinden geçmiş
değirmen çarkı, su çarkı/türbini.
İsim
fabrika işi, fabrikada yapılan iş.
İsim
fabrika işi doğrama, hazır pervaz, kafes, kapı, pencere vb.
İsim