1. Sıfat bedbaht
  2. Sıfat sefil, pek fakir.
    They live in a miserable house. a miserable life.
  3. Sıfat dertli, bedbaht, mutsuz, zavallı.
    Her face had a miserable expression.
    I'm feeling pretty miserable:
    Kendimi çok badbaht hissediyorum.
  4. Sıfat perişan, acınacak halde, zavallı, miskin, mendebur.
    miserable sinners.
  5. Sıfat âdi, süflî, pespaye, pis, kirli, berbat, utanç verici.
    That man would sell his honor for a few miserable
    dollars. a miserable scoundrel.
  6. Sıfat feci, müthiş, acıklı, şayanı teessüf.
    a miserable headache: müthiş bir baş ağrısı.
    a miserable
    failure: feci bir başarısızlık.
    miserable conditions.
  7. Sıfat berbat, kötü, pek fena.
    miserable weather: kötü hava.
    We were dissappointed by his miserable performance.
perişan olmak Fiil
birinin hayatını berbat etmek Fiil
sersefil
sefil oturacak yer
berbat bir yolculuk
göçmenlerin sefil hayatı
az maaş
çok düşük maaş
zavallılık
dökülmek Fiil
sürünmek Fiil
sersefil yaşamak Fiil
süründürmek Fiil