1. doğum+.
    one's native land: bir kimsenin doğum yeri/vatanı.
  2. doğal, doğuştan, kalıtımsal, irsî.
    native intelligence. a native American. native ability. a beauty native to her family.
  3. bölgesel, mahallî.
    a native government. native farm products.
  4. yerli (halk/ahali), bir ülkenin yerlisi, özellikle beyaz olmayan yerli (zenci, kızılderili).
    native
    customs: yerli âdetleri.
    a native village. native doctors.
  5. ana+, yerli+.
    one's native language: bir kimsenin ana dili.
    a native of İstanbul: İstanbulun
    yerlisi.
    Are you native here? Buranın yerlisi misiniz?
  6. doğal, tabiî, sun'î olmayan.
  7. bir kimsenin doğuştan hakkı olan.
  8. yakından ilgili (doğuş vb. gibi bağlarla bağlı).
doğduğu yere geri dönmek Fiil
bir kimsenin ana yurdu.
bir kimsenin doğduğu memleket
yerlileşmek, yerlilere benzemek, yerli gibi olmak.
(yabancı bir ülkenin) âdetlerine/törelerine uymak, çevreye uymak, yerlileşmek, yerlisi gibi davranmak.

In Japan we wanted to go native and not stay in a European hotel.
yaradılıştan olan yetenek
(US) Amerikalı kızılderili
doğuştan güler yüzlülük
doğal/doğuştan vatandaş. İsim
anavatan
milli âdetler İsim
Allah vergisi
saf altın
yerli ürünler İsim
yerli sanayii
yerli işgücü
anayurt, anavatan, doğum yeri. İsim
anadil Bilgi Teknolojileri
anadil İsim, Dil ve Edebiyat
anadil İsim, Dilbilim
ana dili İsim, Dilbilim
...'in yerlisi İsim
İstanbullu
memleketi
yerli nüfus
yerli halk
milli liman
milli ürün
anadili
doğduğu memleket
doğduğu şehir
yerli kabile
aşiret
bir şehirde doğmuş olmak Fiil
anadilde eğitim İsim, Eğitim
vatanım