1. Fiil ov(ala)mak.
  2. Fiil sürt(ün)mek.
    That door rubs against the floor.
  3. Fiil silinmek, silinerek çıkmak.
    The spot won't rub off: Leke çıkmıyor.
    Chalk rubs off easily: Tebeşir kolayca silinir.
  4. Fiil sürülmek, sürtülmek.
  5. Fiil
    rub away/ off/out: (silgi vb. ile) silmek, silip çıkarmak.
    rub away that dirty mark. rub the
    mud off your boots. rub out that word. She rubbed the window with a cloth.
  6. İsim ov(ala)ma, sür(t)me.
    give a rub: ovmak.
    Give the table a good rub with this polish: Bu
    cilâ ile masayı iyice ov, parlat.
    an alcohol rub: alkolle ovma.
  7. İsim sinir törpüsü, sinirlendiren/kızdıran şey.
  8. İsim can sıkıcı durum/şey.
  9. İsim engel. mania, güçlük, zorluk.
    We like nice things, but the rub is we can't afford them.
  10. İsim sürtünme, sürtüşme.
  11. İsim pürüz, pütür(lülük).
geliriyle geçinmek Fiil
elini ovuşturmak Fiil
elinıovuşturmak Fiil
yarasına tuz sürmek, ıstırabını/üzüntüsünü artırmak.
(birinin) burnunu sürtmek, başına kakmak, kendi hatalarını hatırlatarak bir kimseyi cezalandırmak.
All
right, I know I am wrong! You don't need to rub my nose in it/in the dirt!!
Fransızca'sını ilerletmek Fiil
ezmek Fiil
sinirlendirmek, sinirine dokunmak.
kertmek Fiil
sürünmek Fiil
sürtüşmek Fiil
(a) güçlükle başarmak/idare etmek/geçinmek.
He's not a good student, he can only rub along in class.
She was able to rub along on the money her father gave her by giving English lessons. (b) geçinmek, anlaşmak.
My wife and I seem to rub along (together) all right.
(a) masaj yapmak.
She is rubbing herself down after a swim. (b) silmek, zımparalamak, pürüzleri
gidermek.
rub the door down before you paint it.
sıkı fıkı olmak, hiç ayrılmamak, aralarından su sızmamak.
canciğer/senli benli olmak, aralarından su sızmamak.
biriyle tanışmak Fiil
damarına basmak, hoşa gitmeyen bir şeyi tekrarlayarak kızdırmak, canını sıkmak.
adi meyhane
biriyle sıkı fıkı olmak Fiil
revaç bulmak Fiil
(huy) çekmek/geçmek, (huyunu/tabiatını) almak, (baka baka) benzemek.
Some of his gall rubbed off on his son.
(a) silmek, silip çıkarmak, iptal etmek, yoketmek, gidermek, (b)
argo öldürmek, gebertmek, karartısını
kaldırmak, defterini dürmek.
sildirmek Fiil
cilâlamak, ovarak yedirmek.
başkasına vermek Fiil
eski borcunu ödemek için yeniden borç almak Fiil
birinden gasp etmek Fiil
tuz biber ekmek Fiil
birini sinirlendirmek Fiil
sürmek Fiil
birini biraz yontmak.
kızdırmak, sinirlendirmek, canını sıkmak, tepesini attırmak.
iyi kötü geçinip gitmek Fiil
ovuşturmak, birbirine sürtmek.
He rubbed his hands together to warm them.
sürtüştürmek Fiil
(a) parlatmak, cilâlamak.
The silver needs rubbing up. (b) tazelemek.
I must rub up my French.
karşılaşmak.
ovuşturmak Fiil
işin içinden çapanoğlu çıkmak Fiil
Meteliğe kurşun atıyor, meteliği/beş parası yok.
(nüfuzlu kimselerle) dostluk tesis etmek, samimî/içli dışlı olmak.

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. bk. rubu
  2. Rüft ü ... söyleyişinde geçer
  3. Korku, dehşet, havf