1. Denizcilik aydos
  2. Denizcilik vardiya
  3. Fiil (dikkatle) bakmak, seyretmek.
  4. Fiil
    watch for: beklemek, (yolunu) gözlemek.
    watch for a signal.
    watch for someone.:
    birini beklemek, birinin yolunu gözlemek.
  5. Fiil bekçilik etmek, gözetmek, tarassut etmek.
    watch a case in someone's interest: bir dava görülürken
    üçüncü bir şahsın çıkarını gözetmek.
  6. Fiil dikkat etmek, sağa sola bakmak.
    watch when you cross the street.
  7. Fiil gözkulak olmak, gözetlemek, göz hapsinde tutmak, gözden ayırmamak.
    watch the kettle, would you? The
    police are watching him.
    A watched pot never boils: Bir şeyin üzerine fazla düşmemeli.
  8. Fiil (fırsat vb.) kollamak.
    to watch one's opportunity.
  9. İsim gözetleme, bekleme.
    be on the watch for someone: birini gözetlemek, birinin yolunu beklemek.
  10. İsim gözden ayırmama, mukayyet olma, başında bekleme.
  11. İsim nöbet, nöbetçi.
    officer of the watch: nöbetçi/vardiya subayı.
  12. İsim nöbet yeri/süresi.
  13. İsim bekçilik, nöbetçilik, nöbet tutma.
  14. İsim uyanıklık.
  15. İsim, Denizcilik (a) nöbet, posta, vardiya, (b) aynı vardiyada nöbet tutan tayfalar.
  16. İsim saat, cep/kol saati, kronometre.
saatine bakmak Fiil
menfaatlerini yakından korumak Fiil
saatini rehne vermek Fiil
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak Fiil
saati ayarlamak Fiil
dümenine bakmak (argo) Fiil
çabucak yapıp bitirmek, kaşla göz arasında yapmak, duman attırmak, tozu dumana katmak
. Offer Bill
a dollar to clean your yard, and watch his smoke: Bill'e bir dolar verirsen avluyu çabucak temizleyiverir.
" I can go to the store and be back in 5 minutes," bragged Tom, "Just watch my dust."
çabucak yapıp bitirmek, kaşla göz arasında yapmak, duman attırmak, tozu dumana katmak
. Offer Bill
a dollar to clean your yard, and watch his smoke: Bill'e bir dolar verirsen avluyu çabucak temizleyiverir.
" I can go to the store and be back in 5 minutes," bragged Tom, "Just watch my dust."
çok dikkat etmek, ihtiyatlı davranmak, önüne/bastığı yere bakmak.
watch your step! dikkat et!
önüne/bastığın yere bak! sakın ha! aman yavaş!
dikkat etmek, uyanık bulunmak, ayağını denk almak.
fırsat kollamak Fiil
belin inceliği konusunda itina göstermek Fiil
birini göz ucuyla izlemek Fiil
çalar saat. İsim
=
keep watch: gözkulak olmak, gözden ayırmamak, başında nöbet beklemek.
To keep watch over a sickbed.
İngiliz Ordusunda İskoç Alayı. İsim
nöbet değiştirmek Fiil
nöbetçi subayı
saat başlarını vuran kol saati. repeater (3). İsim
tarassut
öksüz vardiya: gemide 16.00-18.00 ve 18.00-20.00 arasında tutulan kısa akşam nöbeti. İsim
ileri giden saat
yangın nöbeti
ilk nöbet, saat 20.00-24.00 nöbeti.
bir saati tamir etmek Fiil
cep saati. İsim
(a) gece nöbeti, geceyarısından sabaha kadar süren nöbet, (b) gece nöbetçisi.
gemi limanda iken tutulan vardiya
nöbeti almak Fiil
İnsan Hakları İzleme Örgütü Özel Isim, Kurum İsimleri
kapaklı saat, avcı saati.
gözetlemek. Fiil
bekçilik etmek, nöbet beklemek. Fiil
otomatik kurulan saat
(gemi) geceyarısı nöbeti
(a) sabah duası (vakti), (b)
den. 04.00-08.00 nöbeti/vardiyası.
metronom
(hırsızlara karşı) mahalleli nöbeti
gece nöbeti/vardiyası. İsim
gece bekçisi. İsim

night watches: gece nöbeti saatleri/süreleri. İsim
uyanık, tetikte, dikkatli, müteyakkız.
cep saati
rehindeki saati kurtarmak Fiil
deniz vardiyası İsim
kendi kendine kurulan saat
nöbet düzenlemek.
bu saat bir yıl garantili
bir saati kurmak Fiil
kol saati.
bir gösteriyi kulis arkasından seyretmek Fiil
televizyon programı seyretmek Fiil
bir televizyon programı seyretmek Fiil
saat ve kordon
sürekli nöbet/nezaret, gece gündüz nöbet bekleme. İsim
kayış
kol saati kayışı
vardiya zamanını bildirmek için kullanılan kampana
vardiya kampanası İsim
vardiya dışı
istirahat eden vardiya
nöbetçi kulübesi. İsim
ölü kandili
yün bere (bahriyeliler soğuk havada giyerler).
saat zinciri/kösteği. İsim
köstek
göz hapsine almak Fiil
(Br) (yerel idare) emniyet gözetim kurulu
işaret ateşi, nöbetçilerin ısınmak için yaktıkları ateş. İsim
gözlemek Fiil
kollamak Fiil
saat camı
(watch crystal ile ayni anlama gelir.
). İsim
saat kösteği/kaytanı. İsim
saatin kolu
(denizcilik) nöbetçi
dikiz etmek Fiil
dikkat et
saat anahtarı. İsim
gözleme listesi (bir şirkette gözlem altındaki verimsiz memurların listesi
Gözaltı Pazarı İsim, Bankacılık
bekçi köpeği
/
watch-night service,
is. yılbaşı gecesi yapılan dinsel tören.
yılbaşı gecesi. İsim
watch meeting İsim
(denizcilik) nöbetçi subayı
(a) dikkatli olmak, (kendine) mukayyet olmak, (b) ihtiyatlı olmak, ayağını denk atmak.
dikkatli olmak, gözkulak olmak, kendini korumak.
watch out! dikkat!
korumak, güvence altına almak, nezaret etmek.
watch over a flock: sürüyü gütmek.
saat cebi. İsim
birinin hareketlerini izlemek Fiil
bir şeyi dikkatle izlemek Fiil
saat zembereği. İsim
el palangası, orsa palangası (
handy-billy, jigger ile ayni anlama gelir.). İsim
gözü saatte olmak, (canı sıkıldığından) paydos saatinin bir an gelmesini beklemek, işin bitimini gözlemek.

He's a terrible clock -watcher: Tembelin biridir.
to be guilty of clock-watching: dalga geçmekten/havyar kesmekten suçlu olmak.
bekçi kulesi
Düzgün konuş!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Ağzını topla!
Düzgün konuş!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Ağzını topla!
bastığın yere bak
dikkatli ol
Düzgün konuş!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Ağzını topla!
su ve elektrik hizmetlerini kesmek Fiil
(şiir) geceleyin.
bir mahpusu daha iyi gözetimde tutmak Fiil
tarassut etmek Fiil
birine göz kulak olmak Fiil
dikkatle takip etmek.
The gavernment is keeping (a) close watch on the activities of that political party.
göz kulak olmak, beklemek.
Keep watch for the milkman, I want to pay him today.
saatim iyi/doğru işliyor.
saatim ileri İsim
saat inin ayarı bozuk
bir saati tamir etmek Fiil
saat düzeltmek Fiil
birine gözcü dikmek Fiil
bu saat iyi gidiyor