davanın tam incelenmesi sonucu varılan kesin kanı
kendi kanaatine göre davranmak
Verb
bir şahsın suçluluğuna hükmetmiş küçük derecedeki bir mahkemenin kararını değiştirmesi için daha yüksek bir mahkemeye başvurma
bir şahsın suçluluğuna hükmetmiş küçük derecedeki bir mahkemenin kararının
inanıp inanmamada serbest olmak
Verb
ikna edilebilir olmak
Verb
hükmü giymesi katileşmiş olmak
Verb
iyice kanaat getirmiş görünmek
Verb
hüküm giymek, mahkûm/sabıkalı olmak.
mahkûmluk, mahkûmiyet, mahkûm etme/olma, suçlu bul(un)ma.
This was his 3rd conviction. He received a conviction for petty theft.
The conviction was overturned on appeal: Temyiz mahkûmiyet kararını bozdu.
Noun
inanç, kanaat, inanış, inanma, itminan.
It is my conviction that … : Şuna inanıyorum/kaniyim ki
…
deep/firm/full/strong conviction: derin/sağlam/tam/kuvvetli kanaat.
to speak with conviction: inanarak konuşmak.
Noun
inandırıcılık, ikna yeteneği, kesinlik, kat'iyet.
The audience was swayed by the speaker's conviction.
Noun
mahkumiyet kararı
Noun, Law
davranışlarını inançlarına uydurmaya cesaret etmek
Verb
inançlarına göre yaşamak
Verb
pek inandırıcı olmamak
Verb
bir mahkûmiyet kararını bozmak
Verb
sabıka kaydı
Noun, Criminal Law
adli sicil kaydı
Noun, Criminal Law
jürisiz yapılan muhakeme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı
jürisiz yapılan muhakeme sonunca verilen mahkumiyet kararı
bir mahkûmiyeti tasdik etmek
Verb