aşağı yukarı bir rakam
Noun
temel rakam (istatistikte , öteki rakamların kıyaslandığı bir rakam
parantez içine alınmış rakam
yüksek fiyata satın almak
Verb
düşük fiyata satın almak
Verb
(tahmin) emniyet derecesi
zavallı rolü oynamak
Verb
rezil olmak, yüzüne gözüne bulaştırmak.
manevî baba, ideal baba, baba yerine konulan adam.
Noun
yüksek fiyat istemek
Verb
rakam.
The symbols 1, 2, 3, etc. are called figures.
Noun
sayı, adet.
The price is too high, ask a lower figure.
Noun
miktar, çokluk, kemiyet.
Noun
değer, fiyat, rakamla ifade edilen herhangi bir çokluk.
at low figure: ucuz fiyatla.
We'll sell at that figure: Şu fiyata satacağız.
Noun
şekil, biçim.
In the darkness she saw dim figures moving.
Noun
endam, boybos, vücut yapısı.
keep one's figure: endamını muhafaza etmek, şişmanlamamak.
a graceful figure: zarif bir endam.
to do exercices to improve one's figure.
Noun
şahsiyet, karakter.
Atatürk is a great figure in Turkish history.
Noun
yüz, çehre, gösteriş, görünüş.
a fine figure of a man/woman: yakışıklı erkek/güzel (vücutlu) kadın.
cut quite a figure = cut a fine/good figure: güzel görünmek, iyi etki bırakmak.
cut a poor/sorry figure: kötü etki bırakmak.
Noun
simge, sembol, timsal, remiz.
The dove is a figure of peace.
Noun
(edebiyatta) mecaz, istiare.
Noun
(dans) figür.
figure dancer: figür yapan dansör/dansöz.
figure skating: figür yaparak paten kayma.
Noun
başlıbaşına ayrı bir etki uyandıran notalar dizisi, melodi.
Noun, Music
şekil.
The circle, square and triangle are plane figures.
Noun, Geometry
hayalet, tayf, hayal, kuruntu.
Noun
figure up: hesaplamak, hesap etmek.
to figure up a total.
Verb
sayı ile/rakamlarla ifade etmek.
Verb
tasvir etmek, resmetmek.
Verb
mecaz yolu ile anlatmak/ifade etmek.
Verb
şekil çizerek göstermek.
Verb
düşünmek, tasavvur etmek, hükmetmek, sonucuna varmak, tahayyül etmek, hayalinde canlandırmak.
figure to yourself a happy family, secure in their own home.
Verb
görünmek, bulunmak, göze çarpmak, bâriz/âşikâr olmak.
His name doesn't figure on this list. The names of great leaders figure in the story of human progress.
Verb
(durum, eylem vb.) anlamlı olmak, anlam ifade etmek, mantıkî/makul olmak, anlam taşımak, anlaşılmak.
That figures!: Anlaşıldı/anlaşılıyor/tevekkeli değil!
It doesn't figure: Olur şey değil/manasız/saçma.
Verb
desen
Noun, Textile Industry
birine başka biriymiş gibi görünmek
Verb
şekil açıklaması
Information Technology
havada 8 rakamı şeklinde yörünge çizerek yapılan manevra.
Aviation
buz üzerinde 8 çizerek kayma.
8 şeklinde düğüm/sargı vb.
seçime aday olarak katılmak
Verb
bir memuriyete girmeye çalışmak
Verb
hesaba katmak, (hesaba) dahil etmek.
Have you figured in the cost of the hotel? Otel masrafını da hesaba kattın mı?
basında sözü edilmek
Verb
havada 8 rakamı şeklinde yörünge çizerek yapılan manevra.
Aviation
buz üzerinde 8 çizerek kayma.
8 şeklinde düğüm/sargı vb.
mecazlı konuşma: teşbih, istiare, mecaz, kinaye vb. gibi edebî sanatlara başvurarak dolaylı yollardan
konuyu daha ilginç hale getirme.
Noun
konuşma biçimi
Noun, Language-Literature
(a) güvenmek, dayanmak, bel bağlamak.
I am figuring on (getting) a $200 pay increase. (b) planlamada)
gözönünde tutmak, nazarı itibara almak, hesaba katmak.
You had better figure on running into heavy traffic leaving the city: Şehirde yoğun bir trafikle karşılaşacağını kesaba katmalısın.
listede adı bulunmak
Verb
bir listede adı bulunmak
Verb
(US) başarıyla sonuçlanacağını beklemek
Verb
birinin daha erken geleceğini hesaplamış olmak
Verb
hayalinde canlandırmak
Verb
(a) hesaplamak, hesap etmek.
He figured out how much it would cost. (b) düşünmek, tasavvur etmek,
anlamak, kavramak.
We must figure out how to do it.
düşünerek bir sonuca varmak
Verb
masrafını hesap etmek
Verb
masrafların hesabını yapmak
Verb
birinde alacağı olmak
Verb
hesap etmek, toplama yapmak.
masrafları hesaplamak
Verb
Şu işe bak!
Exclamation, Idioms
İnanılır gibi değil!
Exclamation, Idioms
Anla anlayabilirsen!
Exclamation, Idioms
Buyur, buradan yak!
Exclamation, Idioms
Hayret birşey!
Exclamation, Idioms
Olacak iş değil!
Exclamation, Idioms
çağının en önemli şahsiyeti
(ağaçtan) insan modeli, manken, kukla, cansız model.
Noun
önemsiz kişi,
mec. sarı çizmeli Mehmet Ağa.
Noun
anne figürü
Noun, Psychology
belli bir meblağın üzerinde kredi vermemek
Verb
rantabl bir şekilde üretmek
Verb
halkın yakından tanıdığı kişi
Noun
hatırı sayılır miktarda satış yapmış olmak
Verb
yuvarlak rakam/sayı.
Noun
epey yüksek bir rakam tutmak
Verb
narhın üstünde satmak
Verb
çizgi resim, çocukların yaptığı basit çizgilerden oluşan resim.
Noun
(romanda) silik şahsiyet, sathî olarak belirtilen karakter.
Noun