her büyüklükte bağış kabul etmek
Verb
boy sırasına göre düzenlemek
Verb
boy sırasına göre dizmek
Verb
bir banka tarafından belli bir dönemde alınan ortalama satış senetleri hacmi
eni yükseklikten büyük olan boy
gerçek değer ve mahiyetini meydana çıkarmak, ağzının payını vermek.
The big boy told John he could beat him, but John was a good boxer and soon cut him down to size.
birisine haddini/boyunun ölçüsünü bildirmek.
işten çıkarma yoluyla işgücünün azaltılması
ekonomik sipariş miktarı (yıllık stok maliyetlerini asgariye indirecek şekilde bir kerede sipariş edilecek miktar
daha büyük boy daha ucuz fiyata
aile boyu
Noun, Advertising
bedene göre sınıflandırılmış
yarım beden: kısa boylu kadınlara mahsus 12.5'tan 24.5'a kadar buçuklu beden ölçüsü.
Noun
tüketicilerden çok kurumların gereksinimlerini karşılamak amacıyla tasarımlanmış büyük boy ürün ya da büyük ambalaj
orta boy piyasada satılan boy
orta büyüklükteki sanayi I
optimum büyüklük
Noun, Competition Law
ambalaj boyu standartları
Noun
ambalaj boyutu standartları
Noun
basılmış bir reklamın büyüklüğü
(a) geniş (150-180 cm genişlikte).
queen-size bed. (b) bu tip yatağa örtülen.
queen-size blankets.
çektiği zaman istenilen boyda olmak
Verb
büyüklük, azamet, vüs'at, çap, çokluk.
a fortune of great size: muazzam (büyük çapta) bir
servet.
the size of a town.
Noun
boyutlar.
the size of a farm.
take the size of sth: bir şeyin boyutlarını ölçmek.
Noun
(giyim eşyası) beden, boy (ayakkabı) ölçü, numara.
clothes of all sizes: her boy elbise.
What is your size: Elbise ölçünüz nedir?
children's sizes of shoes.
a size smaller/larger: bir numara küçük/büyük.
This dress is just your size: Bu elbise tam bedeninize göre.
Noun
hal, durum, keyfiyet, kapsam.
That's about the size of it: Durum (aşağı yukarı) bundan ibaret.
Noun
ahar, haşıl, çiriş, tutkal.
Noun
büyüklüklerine göre ayırmak.
Transitive Verb
istenilen boyutta kesmek/biçmek.
Transitive Verb
büyüklüğünü tahmin etmek.
Transitive Verb
çirişlemek, tutkallamak, aharlamak, aprelemek.
Transitive Verb
boyut
Noun, Textile Industry
beden
Noun, Textile Industry
(a) ölçüp biçmek, tartmak, değerlendirmek, takdir etmek, hakkında fikir/kanaat edinmek, hüküm vermek.
to size up the possibilities for the goods for sale. (b) aranan şartlara uymak, uygun/münasip/elverişli olmak.
Küçük ve Orta Boy İşletme (KOBİ)
ölçü ve boyut verileri
Noun
beden ölçüsü kullanmak
Verb