çıkar

Turkish-English Translation

  1. benefit
  2. sake
  3. concern
  4. behalf
  5. convenience
  6. interest
  7. profit
  8. advantage
  9. vail
  10. self
  11. behoof
  12. avails
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Aynı kapıya çıkar.
Same difference. Exclamation, Idioms
çıkar amaçlı suç örgütü
profit-oriented criminal organization Noun, Law
çıkarcı
self-seeking Adjective
sınıfsal çıkarlar
class interests Noun, Sociology
ulusal çıkarlar
national interests Noun, Politics-Intl. Relations
boyası yıkanınca çıkar
the dye will come out it the wash
çilek ne zaman çıkar
when do strawberries come in
dava konusu olan çıkar
interest at issue
genel çıkar
public good
ilk çıkar
last- in , first-out
ilk giren ilk çıkar
first-in first-out
karşılıklı çıkar
reciprocal interest
karşılıklı çıkar
mutual interest
kişisel çıkar
self-interest
kişisel çıkar
self
kişisel çıkar
personal interest Noun
kişisel çıkar
personal interest Noun
ortak çıkar
common interest
ortak çıkar
joint interest
özel çıkar
private interest
son giren ilk çıkar
last in first out
son giren ilk çıkar
last-in-first-out
son giren ilk çıkar
last-in first-out (lifo)
son giren ilk çıkar
first-out (Lifo
yerel çıkar
local interest
çıkar amaçlı suç örgütü
profit-oriented criminal organization Noun, Criminal Law
çıkar birliği
common interests Noun
çıkar çatışması
conflict of interests Noun
çıkar çatışması
conflict of interest Noun, Law
çıkar çatışması duruşması
Curcio hearing Noun, Law
çıkar evliliği
marriage de convenance
çıkar grubu
advocacy group Noun
çıkar grubu
interest group Noun
çıkar grubu
lobby group Noun
çıkar sağlamak
to line your own pockets Verb
çıkar yol
anchor
çıkar yol bulamamak
to find no way Verb
çıkar yol bulamamak
to find no way out Verb
(müdür) muhtemel çıkar çatışması olduğu uyarısı
general notice
avrupa çıkar grupları
European Interest Groups Noun
başka çıkar yolu olmamak
to have no option but Verb
bir çıkar veya macera için askerlik yapan kimse
soldier of fortune
birini tehdit ederek para isteme ya da çıkar sağlama
chantage
biriyle ortak çıkar için birleşmek
to enter into combination with sb Verb
haksız çıkar sağlama
exploitation Noun
jüri üyelerini para veya çıkar karşılığı kandırmak
to embrace jurors Verb
kâr ya da kişisel çıkar için birine ihanet etme
sellout
Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu
to be up to a dodge or two
kötü yollarla ticari bir çıkar sağlanması
(Fr.) entoruloupette
menfaat, çıkar; yarar
interest
özel çıkar peşinde olmak
to have an ax to grind Verb
politik çıkar sağlamak için fırsat yakalamak
to make political mileage Verb
son giren ilk çıkar esası
last- in , first out basis
sözleşmeyi yapan tarafa en az çıkar sağlayacak şekilde yorumlanmalıdır kuralı
contra proferentem rule verba chartarum fortius accipiuntur contra proferet
tam çıkar kabul edilmiştir
full interest admitted
tam çıkar müsellemdir
full interest admitted
Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?
Which came first, the chicken or the egg? Sentence
vekilin çıkar çatışması içinde olup olmadığının araştırıldığı duruşma
Curcio hearing Noun, Law
yüksek statüdeki birinden çıkar sağlayan kişi
protegé
Avrupa Ekonomik Çıkar Gruplaşması
European Economic Interest Groupings (EEIG)
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Şahsî fayda ... şahsî menfaat
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.