önlemler

Turkish-English Translation

  1. Noun dispositions
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(piyasanın) düzelmesi için başvurulan önlemler
recovery measures Noun
aceleci önlemler
ill- considered measures Noun
demografik önlemler
demographic al measures Noun
demografik önlemler
demographic measures Noun
düşman yanını kavrayıcı önlemler
flanking measures Noun
düşmanın yanıni kavrayıcı önlemler
flanking measures Noun
düzeltici önlemler
corrective measures Noun
ekonomi politik önlemler
economic policy measures Noun
ekonomik önlemler
measures of economy Noun
ekonomik önlemler
economic regulations Noun
ekonomik önlemler
economic measures Noun
ekonomik politik önlemler
economic policy measures Noun
enflasyona karşı önlemler
disinflation
engelleyici önlemler
obstructive measures Noun
geçici önlemler
interim measures Noun
geçici önlemler
temporary measures Noun
geçici önlemler
provisional arrangement
gerekli önlemler
necessary measures Noun
grev biçimi önlemler
strike- like tactics Noun
hava akımın karşı önlemler
air raid precautions Noun
hava akımına karşı önlemler
air raid precautions Noun
hava baskınına karşı alınan önlemler
air raid precaution measures Noun
hükümetin suçların işlenmesini önlemek için aldığı önlemler
preventive justice
idari önlemler
administrative measures Noun
ihracatı özendirici önlemler
export incentives Noun
ılımlı önlemler
lenient measures Noun
ilk önlemler
preliminary measures Noun
işsizliğe karşı alınan önlemler
antiunemployment measures Noun
kanuni önlemler
statutory actions Noun
kanuni önlemler
statutory action
kanuni tedbirler yasal önlemler
legal measures Noun
kesin önlemler
thorough measures Noun
kesin önlemler
decisive measures Noun
kısa vadeli önlemler
short term measures Noun
kısıtlayıcı önlemler
restrictive measures Noun
Konsey tarafından alınan önlemler
measures taken by the council Noun
koruyucu önlemler
protective measures Noun
koruyucu ticari önlemler
protective trade measures Noun
makinelerin güvenliği için alınan önlemler
fencing provisions Noun
mali önlemler
financial measures Noun
olağanüstü önlemler
emergency measures Noun
önerilen önlemler
proposed measures Noun
önleyici önlemler
preventive measures Noun
panik gereği alınan önlemler
panicky measures Noun
parasal önlemler
monetary measures Noun
s ekonomik önlemler
measure of economy
sıkı önlemler
rigorous measures Noun
sıkı önlemler
stern steps Noun
talep artması karşısında alınan önlemler
demand pull measures Noun
tarımsal önlemler
agrarian measures Noun
tehlikeyi bertaraf etmek için alınan önlemler
risk avoidance
telafi edici önlemler
compensatory measures Noun
telâfi edici önlemler
countervailing measures Noun
uygun önlemler
appropriate steps Noun
uygun önlemler
proper measures Noun
vakit geçirmeden alınan önlemler
immediate steps Noun
vergi artırıcı önlemler
revenue raiser
vergi politikası ile ilgili önlemler
tax measures Noun
vergiyi hafifletici önlemler
tax relief
yangına karşı önlemler
fire precautions Noun
yarım yamalak önlemler
halfway measures Noun
yasal önlemler
legal measures Noun
yerli önlemler
domestic measures Noun
yükselen konjonktürü aşağı çekecek önlemler
countercyclical measures Noun
zorunlu önlemler
compulsory measures Noun
önlemler almak
to adopt measures Verb
önlemler ve dozlarının biçimi
policy mix
alınacak önlemler bildirisi
notice of measures to be taken
birini aşırı önlemler almaya zorlamak
to extreme measures Verb
birini aşırı önlemler almaya zorlamak
to drive someone to extreme measures Verb
birini aşırı önlemler almaya zorlamak
to drive sb Verb
bu yönde önlemler almak
to make provisions to this effect Verb
ekonomik önlemler paketi
austerity package for the economy
geçici önlemler politikası
stopgap politics Noun
gerekli önlemler almada ihmal
neglect of proper precautions
hastalıkların önlenmesi için önlemler almak
to take measures for the prevention of disease Verb
kanuni önlemler almak
to take legal measures Verb
kesin önlemler almak
to take decisive steps Verb
kesin önlemler almayı bırakmak
to raise the lid Verb
sıkı güvenlik önlemler altında çalışmak
to work in tight security Verb
sıkı önlemler almak
to crack down Verb
uluslararası fiyatların indirilmesine karşı önlemler almak ; yatırımları başlatmak .
trigger antidumping measures trigger of investments
uygun önlemler almak
to take appropriate measures Verb
vergi kaçakçılığına karşı sert ve kesin önlemler alma
crackdown on tax evasion Noun, Accounting
yanlış önlemler almak
to take faulty measures Verb
yetersiz önlemler almak
to send a boy to mill Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database