üstünlük

Turkish-English Translation

  1. Noun superiority
  2. Noun priority
  3. Noun distinction
  4. beauty
  5. odds
  6. dominance
  7. lordship
  8. domination
  9. excellence
  10. Noun elevation
  11. supremacy
  12. precedence
  13. primacy
  14. vantage
  15. hegemony
  16. preponderance
  17. Noun ascendancy
  18. predominance
  19. transcendence
  20. ascendant
  21. advantage
  22. privilege
  23. class
  24. preeminence
  25. paramountcy
  26. antecedence
  27. transcendentality
  28. transcendentalism
  29. superlativeness
  30. selectness
  31. choiceness
  32. gree
  33. preponderation
  34. supremeness
  35. surpassingness
  36. transcendness
  37. transcendentness
  38. meliority
  39. whip hand
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

hukukun üstünlüğü
rule of law Noun, Law
hukukun üstünlüğü
rule of law Noun, Law
rekabet üstünlüğü
competitive edge Noun, Management
söylem üstünlüğü
discursive dominance Noun, Sociology
aşikâr üstünlük
obvious advantage
askeri üstünlük
militarism
daha düşük bir ortalama maliyeti gerçekleştirebilen üstünlük
absolute cost advantage
ekonomik üstünlük
economic preeminence
ekonomik üstünlük
economic supremacy
ekonomik üstünlük
pre eminence economic
ekonomik üstünlük
economic superiority
ele geçmez üstünlük
exceptional advantage
karşılaştırmalı üstünlük
comparative advantage
malzemece üstünlük
superiority in material
mukayeseli üstünlük
comparative advantage
mutlak üstünlük
(com) absolute advantage
mutlak üstünlük
absolute advantage
politik üstünlük
political ascendancy
rakibe üstünlük
competitive advantage
sayıca üstünlük
majority Noun
söylemsel üstünlük
discursive dominance Noun, Sociology
ticari üstünlük
trading advantage
üstünlük elde etmek
to gain the mastery Verb
üstünlük sağlama
one upmanship
üstünlük sağlamak
get the upper hand, gain the upper hand, have the upper hand Verb
üstünlük tanımak
to give place Verb
üstünlük taslamak
to prim Verb
üstünlük taslayan
toplofty Adjective
üstünlük taslayan
self-righteous Adjective
üstünlük ve değeri ile göze çarpan şey veya kimse
standout
üstünlük yanlısı
supremacist
birine belli etmeden üstünlük kazanmak
to steal a march upon sb Verb
birine bir üstünlük tanımak
to concede an advantage to sb Verb
birine üstünlük elde etmek
to have the wind of sb Verb
birine üstünlük elde etmek
to gain the advantage over sb Verb
karşılaştırmalı üstünlük teorisi
theory of comparative advantages
kurnazlıkla üstünlük sağlamak
to outfox Verb
mutlak üstünlük teorisi
the theory of absolute advantage
satıcılıkta üstünlük sağlamak
to outsell Verb
seçimlerde taraflardan birinin büyük üstünlük elde etmesi
landslide
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Üstün olma ... fâikiyet, rüçhan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.