get out!

  1. Çık dışarı!
  2. Defol!
kaçmak Verb
dışarı çıkmak Verb
dışarı sızmak Verb
sızmak Verb
çıkmak Verb
kurtulmak Verb
(nahoş bir durumdan) kaçış, kurtuluş. Noun
inmek Verb
son derece ... Adjective
(US) en iyiyi seçip almak Verb
'dan heyecan duymak Verb
zevk almak Verb
beğenmek Verb
eğlenmek Verb
hoşlanmak Verb
bir şeyin tadını çıkarmak Verb
keyfini çıkarmak Verb
merhametsizden merhamet beklemek.
büyük bir şey elde etmemek Verb
birinden para sızdırmak Verb
birinden para koparmak Verb
birini inandırmakta
ikna etmekte başarılı olamamak Verb
(bir kimseden) yardım/muavenet görmemek.
You won't get much change out of me! Benden sana pek
hayır yok/Sana pek yardım edemem/benden medet umma.
daha çok ya da hızlı çalışmak Verb
kızmak Verb
öfkelenmek Verb
(a) çıkmak, gitmek, defolmak.
get out (of here)! Defol!.
The meeting went on late, so I got
out as soon as I could. (b) yayınlamak, etrafa yaymak, herkese duyurmak, ortaya çıkmak, sız(dır)mak, (c) çekilmek, ayrılmak, kaç(ın)mak, kurtulmak, kurtarmak.
get out without loss: zararsız kurtulmak.
get out of doing something: bir işten sıyrılmak//kurtulmak.
get out of the habit of doing something: bir alışkanlıktan kurtulmak.
get out from under: (karışık bir işten) sıyrılmak, yakayı kurtarmak. (d) ortaya çıkarmak, tamamlamak.
to get out a book. They've got a better car out now. (e) güçlükle/zorla söyle(t)mek.
The police got the truth out of him. (f) kazanmak, eline geçmek.
I shall get nothing out of it: Bundan bir kazancım olmayacak/elime bir şey geçmeyecek.
bilanço düzenlemek Verb
bir kitap yayımlamak Verb
birine bir şeyi itiraf ettirmek Verb
bir işten sıyrılmak Verb
(US) yakasını kurtarmak Verb
borçlarını ödemek Verb
kaçmak Verb
unutmak Verb
bırakmak Verb
elde etmek Verb
kazanmak Verb
(alışkanlığı) terk etmek Verb
bir memleketi terk etmek Verb
güç durumdan kurtulmak Verb
(uçak) baş aşağı dalıştan sonra yatay duruma dönmek Verb
sıkıştırıldığı yerden kurtulmak Verb
vartayı atlatmak Verb
kalkmak Verb
solundan/ters tarafından kalkmak.
huysuz/hırçın olmak, herkesi terslemek, yatağın ters tarafından kalkmak.
He was born on the wrong
side of the blanket: O piç olarak doğdu.
gemi azıya almak Verb
kontrol edilemez duruma gelmek Verb
borçtan kurtulmak Verb
güçlükten kurtulmak Verb
çığırından çıkmak, çapraşık/dizginlenemez hale gelmek.
abartma ! kimsenin inanmayacağı şeyler söyleme
boyunu aşan suya girmek Verb
başından büyük işe girişmek.
görevlerinden kaçmak Verb
mali güçlüklerle karşılaşmak Verb
mali güçlüklerden kurtulmak Verb
bozulmak Verb
sabrı taşmak Verb
(ev) artık onarılmaz duruma gelmek Verb
gözden/ortadan kaybolmak, gözönünden uzaklaşmak.
birşeyi durdurmak Verb
birşeyden yakayı sıyırmak Verb
birşeyden sıyrılmak Verb
birşeyi bırakmak Verb
birşeyden yırtmak Verb
birşeyden kurtulmak Verb
keyifsizlenmek Verb
çalışarak başarıya ulaşmak Verb
yoldan çekilmek Verb
sakınmak Verb
savulmak Verb
kullanımdan kalkmak Verb
(gazete) zamanında çıkmak Verb
birini zor bir durumdan kurtarmak Verb
bir şeyi birinden koparmak Verb
seçmeni seçim sandığına getirmek Verb
ancak masraflarını karşılamak Verb
tadını almak Verb
tat almak Verb
birini çok sevindirmek Verb
zıvanadan çıkarmak Verb
birinin kaçmasına yardım etmek Verb
birini kaçırmak Verb
birini güç durumdan kurtarmak Verb
birini kötü durumdan kurtarmak Verb
birisini kızdırmak /sinirlendirmek/çileden çıkarmak.
ağzından çıkarmak Verb
çıkarmak Verb
söylemek Verb
yayımlamak Verb
baklayı ağzından çıkarmak Verb
piyasaya sürmek Verb
koparmak Verb
birinden bir bilgi koparmak Verb
birinden birşeyi almak Verb
birinden birşeyi koparmak Verb
birşeyden kazançlı çıkmak Verb
birşeyden zevk almak Verb
birşeyden yarar sağlamak Verb
birşeyden yararlı bilgiler edinmek Verb
birşeyden fayda sağlamak Verb
birşeyden faydalı bilgiler edinmek Verb
bir şeyi tamamlayıp halletmek Verb
en etkin bir biçimde kullanmak Verb
bir şeyin en iyisini elde etmek Verb
bir kimseden en iyi şekilde yararlanmak.
to get the best out of the bargain: pazarlıktan kârlı çıkmak.
bir şeyden azami fayda elde etmek Verb
arabayı hendekten çıkarmak Verb
Defol buradan! Cehennemol!
Let's get the hell out of here! Çabuk buradan tüyelim!
harekete geçmek Verb
en etkin bir biçimde kullanmak Verb
bir şeyin en iyisini elde etmek Verb
tadını çıkarmak Verb
en etkin bir biçimde kullanmak Verb
bir şeyin en iyisini elde etmek Verb
atılmak Verb
(a) kışkırtmak, tahrik etmek, kızdırmak.
He got a rise out of John by making a joke about his sister.
(b) (beklenen cevabı) hatırlatmak, ipucu vermek.
(bir işte) ipin ucunu kaçırmak, kontrolunu kaybetmek, hâkim olamamak.