u.p.

  1. = United Press.
up-
yükseğe, yukarıya, yüksek yere/düzeye:
upclimb, upflow, upgoing, upgrow, upleap, upreach, uprise,
upsend, upshoot, upstep, upstare, upstep gibi.
up-
daha büyük, daha çok:
upbulging, upflaring, upflashing, upflooding, uplight, upswell gibi.
up-
dik/düşey durum(d)a:
upprop, upstand, upsticking gibi.
up-
eylem, faaliyet, hareket vb.:
upboil, upbubling, upstir gibi.
up-
tamamen, büsbütün, tam, tekmil, baştanbaşa:
upbind, updry, upfold, upgather, upgird, uphoard gibi.
arızalanmak Verb
düzgün çalışmamak Verb
fiyat yükseltmek Verb
şişirme
kaynamış
fokur fokur
bir malı kutuya koyup ambalajını yapmak Verb
kaynama
vb artırmak Verb
yakma
kablo lu televizyon sistemine bağlanma
(vites) yükseltmek Verb
doğruluğunu araştırmak Verb
teselli etmek Verb
(argo) karışıklık
karışıklık
sarmak Verb
(US) toplamını hesap etmek Verb
hazırlanmış
çökmek Verb
baraj ile suyu tutmak Verb
bastırmak Verb
engellemek Verb
vermek Verb
tanzim
kolaylaşmak Verb
yavaş yavaş iyiye gitmek Verb
tıkaç
dolu
(borsa) sabitleşmek Verb
parlamak Verb
tutuşma
alev alma
(fiyatlar) yükseltmek Verb
yükselmesine sebep olmak Verb
karmakarışık iş
tertip etmek Verb
komplo
dolmuştur
etkinliği artıracak şekilde donatmak Verb
vites yükseltmek Verb
(kendini) heyecanlı bir duruma sokmak Verb
viteslemek Verb
hazırlanmış
hazır
net kazancın brütünü bulmak Verb
toplamak Verb
toprak yüzünü hafifçe kazımak Verb
yüksek şahsiyet
üstünü örtmek Verb
örtbas etmek Verb
gergin
kavga
cümbüş
hareketli parti
soluğu almak Verb
kaldırmak Verb
(yarışa , maça , vb çıkmadan önce) ısınma hareketleri yapmak Verb
dizi dizi
renklemek renklendirmek Verb
(para) ucuzlamak Verb
yumuşamak Verb
bitirilmiş
tamamlanmış
ayarlamak Verb
eşleşmek Verb
beklentileri karşılamak Verb
beklentilere uygun olmak Verb
birleşmek Verb
buluşmak Verb
yüzüne gözüne bulaştırmak Verb
becermek Verb
gitmeye hazırlanmak Verb
yarışmadan çekilmek
örnek sayfa
sayfa taslağı
hapsedilmiş
hareketlendirmek Verb
(form) yanlış bilgiyle doldurmak Verb
nakliyeci
yığmak Verb
(oto) çarpmak Verb
şınav
dayalı
(US) dinlenmek Verb
büyütmek Verb
mühürlü
kendi işini kurmak Verb
düzme
hesap görmek Verb
uzlaşmak Verb
büzülmek Verb
Kapa çeneni! Sentence
yıkılma
iflas etmiş
mevcudu tükenmiş
hızını artırmak Verb
süratlenmek Verb
hızlandırma
hızlandırılma
hızlandırma
sarf etmek Verb
telleyip pullanmış
türeme
zarif ve şık giyinmek Verb
düzenlemek Verb
istif etmek Verb
uçak kazası
önceden saptanmış olana uyamama
(fotoğraf) boy resmi
çalıştırmak Verb
uyumamak Verb
aldatmaca
ihanet
tahrik etmek Verb
depo etmek Verb
ambara koymak Verb
yığmak Verb
dürtmek Verb
kendini beğenmiş
kaynama
şişmek Verb
ineklemek Verb
durup dinlenmeden çalışmak Verb
sokak kadını gibi giyinme
ortalığı toplamak Verb
bağlama
...'in eksik kalan kısmını tamamlamak Verb
şans işi
daha pahalısına geçmek Verb
kanmak Verb
hataya düşmek Verb
hata yapmak Verb
tongaya düşürmek Verb
up
tam yukarı çekilmiş, ipin ucunda.
up
yukarıya (doğru), havaya, gökyüzüne.
Can you lift that box up onto the shelf for me? The bird flew
up. He is going up the stairs.
walk up and down: bir aşağı bir yukarı gezinmek.
up
yukarıda, yüksekte, havada, gökyüzünde.
He stayed up in the mountains several days.
The sun
is up: Güneş gökyüzünde yükseldi.
up
yükselmiş, artmış.
The prices have gone up: Fiyatlar yükseldi.
up
ta … (yukarıdaki bir yeri işaret için kullanılır).
He lives up north: Ta kuzeyde oturuyor.
up
ayağa, dik duruma, ayakta, dik durumda.
Stand up! Ayağa kalk!
to get up: yataktan kalkmak.

Is he up yet? Yataktan kalktı mı?
up
tamam, bitmiş, sona ermiş:
time is up: vakit tamam(dır).
up
tamamile, tamamen, hepsi, sonuna kadar.
Drink up! Hepsini iç!
He won't eat up his vegetables:
Sebzelerinin hepsini yemiyor.
up
-e (doğru/müteveccihen).
He's flying up to Van from Izmir: Izmir'den Vana uçuyor.
He came right
up to me and asked my name: Dosdoğru bana geldi ve adımı sordu.
up
-e kadar:
Will you walk up to the shop with me? Benimle dükkâna kadar yürür müsün?
up
rüzgâra karşı.
Put the helm up. Maritime Traffic
up
fiilin anlamını kuvvetlendirmekte kullanılır:
tie up: sımsıkı bağlamak.
nail up: sağlamca
çivilemek.
eat up: yiyip bitirmek.
use up: hepsini kullanmak, kullanıp bitirmek.
follow up: sonuna kadar izlemek, peşini bırakmamak.
The house is burned up: Ev tamamen yandı = yanıp kül oldu.
to pay up one's debts: borcunu (tamamen) ödemek.
up
yukarı doğru hareket eden. Adjective
up

up on = up in: haberdar, bilgi sahibi.
He is up on current events. Adjective
up
bitmiş, sona ermiş.
The game is up: Oyun bitti.
His hour is up. Adjective
up
olmakta, cereyan etmekte.
What's up over there: Orada ne oluyor? Adjective
up
yüksek mevkide.
to be up on the social scale: toplumda yüksek mevkii olmak. Adjective
up
kurulmuş, yapılmış, dikilmiş.
The tent is up: Çadır kuruldu. Adjective
up
olgunlaşmış, kemale ermiş.
The corn is up and ready to be harvested. Adjective
up
(güneş, ay) doğmuş, gökyüzünde. Adjective
up
uyanık, uyumamış, yataktan kalkmış.
Are you up? Uyanık mısın? Adjective
up
(ata) binmiş. Adjective
up
(su düzeci) yükselmiş.
Tide is up. Adjective
up
(bina) yapılmış, inşaatı bitmiş. Adjective
up
yukarıya dönük.
He is resting and his face is up. Adjective
up
(yol) kazılmış, eşilmiş (ekseriye bileşik kelime olarak)
a torn-up road. Adjective
up
heyecanlı, sinirli. Adjective
up
maneviyatı yüksek, kendine güvenir. Adjective
up
(fena/yanlış/istenmeyen bir şey) olmakta/vuku bulmakta.
Her nervous manner told me that something
was up: Sinirli halinden fena bir şeyin vukubulduğunu anladım.
Adjective
up
-e giden, … yolunda.
He was on a ship up for Italy: İtalyaya giden bir gemide idi. Adjective
up
fena/istenmeyen bir sonuca ulaşmış.
They knew that their game was up. Adjective
up
uzakta, yüksekte.
He lives ten kilometers up from the coast: Sahilden on kilometre uzakta oturuyor. Adjective
up
yükseliş, çıkış, yukarı doğru hareket. Noun
up
saadet, servet, ikbal, mutlu çağ.
He has had more ups than downs in his time: Hayatında düşkünlükten
çok mutlu çağları oldu.
Noun
up
yokuş, bayır. Noun
up
(fiyat, değer) yükseliş, artış. Noun
up
upper2 (6). Noun
up
artırmak, büyütmek, yükseltmek, çoğaltmak.
to up output: üretimi artırmak. Verb
up
(ayağa) kalkmak. Verb
up
çıkmak, yükselmek. Verb
up
terfi et(tir)mek, yüksel(t)mek.
He has been upped to general manager. Verb
Up
Yukarı Bak Proper Name, Cinema
UP
= United Press.
pek saygıdeğer
şehre gelen hat
vb ile ilgili olarak bir demografik analizin en üstteki bölümü
uyanmak Verb
taşmak Verb
tasfiye
likidasyon
silmek Verb
tasfiye edilmiş
bir kurum hakkında yazılan övücü yazı
hikâyesini yazmak Verb
değerini yüksek göstermek Verb
hesabı şimdiki tarihe kaydetmek Verb