back up

  1. (a) trafiğin durmasına sebep olmak.
    A stalled car backed up the traffic for miles. (b)
    basım
    kâğıdın arka yüzüne basmak, (c) geri gitmek/basmak/sürmek.
    back up into the garage: (arabayı) geri sürerek garaja sokmak. (d) desteklemek, teyit etmek, sağlamlaştırmak.
    He backed up my story and they let us go: O da benim anlattıklarımı teyit etti ve bizi serbest bıraktılar.
sözünü eylemle desteklemek Verb
ifrit olmak Verb
birinin canını sıkmak, bizar etmek, kızdırmak.
He always puts my back up by making those silly jokes.
kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek.
She gets her back up whenever her younger brother
makes fun of her dates.
yedek.
a backup = back-up pilot.
destekleyici, takviye edici.
a backup = back-up effort.
takviye, destek.
(tıkanıklık sonucunda) geri tepme, yığılma, birikme.
a sewage backup = back-up: lâğımın (tıkanarak)
geri tepmesi.
a backup = back-up of cars at the border: hudutta arabaların yığılması.
(araştırma/geliştirmede) başarısızlığa uğramak üzere olan programa paralel başka bir plan.
backing (7-b).
birini kışkırtmak Verb
kızdırmak Verb
bir adayı desteklemek Verb
yedek kopya Information Technology
güvenlik kütüğü
yedekleme kütüğü
yedekleme sıklığı Information Technology
birinin başvuru sunu desteklemek Verb
birini kayırmak Verb
birine arka çıkmak Verb
birini desteklemek Verb
birini korumak Verb
birşeyi yedeklemek Verb, Information Technology
birşeyi desteklemek Verb
birşeyin yedeğini almak Verb, Information Technology
birşeyi birşeye yedeklemek Verb, Information Technology
birşeyin yedeğini birşeye almak Verb, Information Technology
yedekleme belleği
güvenlik belleği
emniyet sistemi
yedek sistemi
sahra kuvvetlerini desteklemek Verb
yerel saha kuvvetlerini desteklemek Verb
bir tartışma boyunca birini desteklemek Verb
yedek.
a backup = back-up pilot.
destekleyici, takviye edici.
a backup = back-up effort.
takviye, destek.
(tıkanıklık sonucunda) geri tepme, yığılma, birikme.
a sewage backup = back-up: lâğımın (tıkanarak)
geri tepmesi.
a backup = back-up of cars at the border: hudutta arabaların yığılması.
(araştırma/geliştirmede) başarısızlığa uğramak üzere olan programa paralel başka bir plan.
birikmiş borçları ödemek Verb