bench

  1. Noun, Education-Training sıra
  2. Noun kürsü
  3. sıra, kanape, peyke.
    a park bench.
  4. yargıç/hâkim kürsüsü.
  5. yargıçlık makamı, mahkeme, yargıçlar kurulu.
    Queen's bench: İngiliz Yüksek Mahkemesi.
    The Bench:
    (a) yargıç makamı, (b) mahkeme.
    The bench declared … : Mahkemece beyan edildi ki … .
    What are the feelings of the bench about this: Bu hususta yargıçlar kurulunun düşünceleri nedir?
  6. hükümet erkânı veya bunların makamı.
    the Treasury bench: (Parlamentoda) Bakanlara özgü sıra.
    Front
    bench: (Avam Kamarasında) eski bakanlara ayrılan ön sıra.
    back benches: milletvekilleri sıraları.
  7. Sports (a) yedek oyuncuların oturup bekledikleri sıra, (b) yedek oyuncuların sayısı/niteliği.
    A weak bench
    hurt their chances for the championship: Yedek oyuncularının zayıf olması şampiyonluk şansını azalttı.
  8. workbench ile ayni anlama gelir. tezgâh: marangoz vb. tezgâhı.
  9. müsabakaya çıkarılan hayvanların dizildikleri platform.
  10. köpek müsabakası/yarışması/gösterisi.
    bench dog: gösteriye katılan köpek.
  11. Geography sahanlık: sarp kayalar arasında raf gibi düzlük.
  12. maden ocağında basamaklı çalışma yeri.
  13. (bkz: berm ) (3).
  14. sıra/kanape/peyke temin etmek.
  15. makamda/kürsüde otur(t)mak, makama getirmek, makam/mevki sağlamak.
    an election that benched him in the district court.
  16. müsabakaya/gösteriye sokmak.
    to bench a dog.
  17. (maden ocaklarında) basamaklı olarak kesmek.
  18. Sports oyundan çıkarmak/alıkoymak.
  19. berm ile ayni anlama gelir. bayırın tepesinde veya yanındaki düz şerit.
arka sıra
gazetedeki yazı işleri bölümünde kıdemli gazetecilerin oturduğu arka masa
hâkim ve avukatlar
hâkim tayin olunmak Verb
asliye mahkemesi
Yüksek Mahkeme
(Br) Yüksek Mahkeme
yüksek mahkeme
(Br) Lordlar Kamarası'nda bağımsız ya da tarafsız milletvekillerinin oturduğu sıralar Noun
açılır kapanır sıra
dul kadının sahip olduğu intifa hakkı
(Br) parlamentoda bakanlara ya da sabık bakanlara ayrılan yer
Avam Kamarası'nda (eski) bakanlara ayrılan ön sıra
hâkim kürsüsü
(İngilterede vaktiyle kralın bizzat başkanlık ettiği) yüksek mahkeme heyeti: halen
High Court of Justice'in
bir bölümü.
Court of King's Bench ile ayni anlama gelir. Hükümdar kraliçe ise:
Queen's Bench.
Noun
tövbe peykesi/sırası. Noun
(a) (mahkemede) başkanlık makamında, riyaset kürsüsünde, başkanlığında, (b)
sp. oyuna katılmayan, yedek.
ışık deneyleri masası.
optical double star double star.
parkta oturulacak sıra
planya tezgâhı
İngiltere'de Yüksek Mahkeme
okul sırası
deneme tezgâhı
mahkemede hâkimin oturduğu yer
tanık sırası
torna.
(sporda) yedek oyuncu olarak beklemek.
Bill has been warming the bench for three football seasons;
he hopes that the coach will let him play this year.
(Br) kadın eşin mahfuz hissesi
tanık kürsüsü
mengene
tezgâh tornası Noun
açıkça kanuna aykırı olan mahkeme kararları Noun
(sürveyde) seviye işareti, reper noktası.
(US) aşılması gereken standardı saptamak amacıyla rakip şirketin ürününün incelenmesi
yatarak ağırlık kaldırma. Noun
laboratuar araştırması Noun, Bilim
temel araştırma Noun, Bilim
hamur kesici Noun, Food-Kitchen
bank koltuk Noun, Transport
küçük hayvanlar gösterisi
nadiren oyuna katılan yedek oyuncu Noun
tutuklama emri, tevkif müzekkeresi.
halkın toplandığı yerlerde kamu işleriyle ilgili konuşmalar yapan açık sözlü bir vatandaş
hâkimler ve avukatlar