bilk

  1. borcu ödememek, ödemekten kaçınmak.
  2. dolandırmak, aldatmak.
    He bilked the poor widow out of her savings.
  3. işine engel olmak, işini bozmak, boşa çıkarmak.
    to bilk somebody's efforts: birisinin gayretini
    boşa çıkarmak, işine engel olmak,
    k.d. tekerine taş koymak.
    She bilked his efforts to divorce her.
  4. sıyrılmak, yakasını kurtarmak, atlatmak, kaçınmak.
    He bilked his creditors and got out of country:
    Alacaklılarını atlattı ve yurt dışına kaçtı.
  5. bilker ile ayni anlama gelir. dolandırıcı, sahtekâr, dalavereci, hilekâr.
  6. dolandırma, borcu ödememe, aldatma, atlatma, dolandırıcılık, hile, dubara, dalavere.