bladder

  1. Noun
    urinary bladder ile ayni anlama gelir. mesane, sidik torbası, idrar kesesi.
    to empty one's
    bladder: işemek, çiş yapmak.
  2. Noun, Pathology (içi su veya hava ile dolu) kese, kabarcık.
  3. Noun, Botany (bazı deniz yosunlarında vb.) hava keseciği.
  4. Noun (futbol vb.) iç lâstik.
  5. Noun (komedi, vodvil vb.'de kullanılan) sopaya benzer içi hava dolu balon.
  6. Noun boş, şişirme, sahte, esası olmayan (herhangi bir şey).
    pompous bladder of a man: bir kimsenin boş azameti/debdebesi.
safra kesesi Noun, Anatomy
safra kesesi kanseri Noun, Medicine
safra kesesi karsinomu Noun, Medicine
safra kesesi kanseri Noun, Medicine
safra kesesi karsinomu Noun, Medicine
safra kesesi taşı Noun, Medicine
safra kesesi duvarı Noun, Anatomy
safra kesesi çeperi Noun, Anatomy
safra kesesi duvarı kalınlaşması Noun, Medicine
hava torbası. Noun

gas bladder, swim bladder ile ayni anlama gelir. (balıklarda) hava kesesi. Noun
air bladder (2).
(balıklarda) hava kesesi. Noun
bladder ile ayni anlama gelir. mesane, sidik torbası, idrar kesesi. to empty one's bladder: işemek, çiş yapmak.
çan karanfili
(Silene latifolia, S. inflata) : çiçek zarfı şişkin bir tür karanfil.
rattlebox,
cowbell ile ayni anlama gelir.
Noun
mesane kanseri Noun, Medicine
kesecikli deniz yosunu. Noun
torbalı amber
(Hibiscus Trionum): çiçek zarfı şişkin bir bitki. Noun
keseli kurt. Noun
air bladder ile ayni anlama gelir. (balıklarda) hava kesesi.