-
berele(n)mek, (cildi vb.) çürü(t)mek, zedele(n)mek.
She fell and bruised her knee. The blow bruised his arm.
-
incitmek, rencide etmek.
to bruise a person's feelings.
-
incinmek, rencide olmak, gücenmek.
Her feelings bruise easily.
-
ezmek, (havanda) dövmek, kırmak, parçalamak.
-
(maden işçiliğinde) bitmiş bir parçanın yüzeyini zedelemek.
-
bere, ezik, çürük.