1. berele(n)mek, (cildi vb.) çürü(t)mek, zedele(n)mek.
    She fell and bruised her knee. The blow bruised his arm.
  2. incitmek, rencide etmek.
    to bruise a person's feelings.
  3. incinmek, rencide olmak, gücenmek.
    Her feelings bruise easily.
  4. ezmek, (havanda) dövmek, kırmak, parçalamak.
  5. (maden işçiliğinde) bitmiş bir parçanın yüzeyini zedelemek.
  6. bere, ezik, çürük.