bug

  1. true bug ile ayni anlama gelir. dört kanatlı böcek.
  2. (bilimsel olmayan anlamda) böcek veya böceğe benzer omurgasız hayvan.
  3. tahtakurusu.
  4. minican, mikrop, virüs (veya benzeri mikroorganizma).
    flu bug: nezle mikrobu.
    He was laid up
    for a week by an intestinal bug.
  5. (makine, cihaz, uçak vb. de) kusur, ufak arıza/noksanlık.
    The test flight was to discover the bugs in the new plane.
  6. (a) heveskâr, meraklı, … kurdu.
    a photography bug: fotoğraf meraklısı. (b) tutku, iptilâ, şiddetli
    merak, fikri sabit.
    get the bug for: merak sarmak, hevese kapılmak, müptelâsı/meraklısı olmak.
    He's got the sport-car bug and goes to all rallies.
  7. gizli mikrofon/dinleme cihazı.
  8. yıldız işareti: (*).
  9. (at yarışı) acemi biniciler için müsaade edilen 5 lb ağırlık farkı.
  10. balık avcılığında kullanılan taklit böcek.
  11. küçük volksvagen araba.
  12. (eve, odaya, telefon hattına vb.) gizli mikrofon/dinleme cihazı yerleştirmek, gizlice konuşmaları dinlemek.

    The evidence was inadmissible because the phone had been bugged.
  13. iz'aç/bizar etmek, canını sıkmak, bıktırmak, rahatsız/taciz etmek, tebelleş olmak,
    k.d. başının
    etini yemek.
    Stop bugging me! Beni rahatsız etme!
    What's bugging you? Canını sıkan nedir?
  14. Noun şeytan, umacı, ifrit, gulyabani.
tespih böceği Noun, Entomology
tespih böceği Noun, Entomology
katil böcek
(Reduviidae): başka böcekleri yiyen ve bir kısmı da memelilerin kanını emen birkaç çeşit asalak böcek. Noun
önemli kişi
carpet beetle.
harlequin bug.
alacalı böcek
(Murganita historionica): lâhana ve benzeri bitkilerle beslenen kırmızı-sarı benekli
parlak siyah veya mavi renkli bir böcek.
halı böceği
(Anthrenus scrophulariae): kızıl-kahverengi larvaları halı ve yünlü kumaşları tahrip eden bir böcek.
mısır böceği
(Blissus leucopterus): mısır, buğday ve benzeri hububatla beslenen kahverengi-siyah bir böcek. Noun
German cockroach Noun
sarı hamam böceği
(Blatta germanica). Noun
uçan bomba
alacalı böcek
(Murganita historionica): lâhana ve benzeri bitkilerle beslenen kırmızı-sarı benekli
parlak siyah veya mavi renkli bir böcek.
grip virüsü
alacalı böcek
(Murganita historionica): lâhana ve benzeri bitkilerle beslenen kırmızı-sarı benekli
parlak siyah veya mavi renkli bir böcek.
kadife böceği
(Trombicula): hasat zamanı çok rastlanan ve deriye yapışan kırmızı bir böcek.
Ağustos böceği
(Polyphylla): Yaz başlangıcında meydana çıkan, kurtçukları toprakta gelişip ot
köklerini yiyen iri bir böcek türü.
Noun
figeater Noun
ısıran/sokan böcek: insanı sokup acıtan çeşitli böceklerden her biri. Noun

musked hunter ile ayni anlama gelir. kan emen böcek
(Reduvius personatus): insanın yanak
ve dudağını ısırıp kanatan bir tür böcek.
Noun
ateş böceği.
tavuk biti
(Argas): kümes hayvanlarına musallat olan, insanlar için de tehlikeli bir böcek.
tampan
ile ayni anlama gelir.
Noun
sütlüce böceği:
(Oncopeltus fasciatus): araştırma maksadıyla üretilen iri siyah-kırmızı benekli böcek.
(US) kalantor
işe yeni alınmış memur
yeni alınmış memur
bir bilgisayar programında belirli koşullar dizisi ile harekete geçen gizli talimat
tesbih böceği
(Armadillo). Noun
boynuzlu böcek. Noun
orman biti Noun
froghopper
kabak böceği
(Anasa tristis): kabak yapraklarının suyunu emen koyu kahverengi bir böcek.
osuruk böceği
(Pentatomidae): dokununca pis koku çıkaran kanatlı böcek. Noun
bug ile ayni anlama gelir. dört kanatlı böcek.
su böceği, su sineği
(Belostomidae). Noun
cockroach Noun
kancalı böcek
(Arilus cristatus):. kanca biçimindeki hortumunu yumuşak böceklere batırarak onlarla
beslenen bir böcek (Güney ABD).
Noun
telefon dinleme
böceklenme Noun, Food-Kitchen
defol! yıkıl/çekil karşımdan! çek arabanı!
(a) çekilip gitmek, tüymek, (b) kaçınmak.
to bug out of a responsibility: mes'uliyetten kaçınmak.
böcek kovucu Noun, Chemical Industry
böcek kovucu sprey Noun, Chemical Industry
böcek kovucu Noun, Chemical Industry
böcek kovucu sprey Noun, Chemical Industry
Bir Böceğin Yaşamı Proper Name, Cinema