carpet

  1. Noun, Textile Industry halı
  2. halı, kilim, keçe.
    fitted carpet/wall-to-wall carpet: duvardan duvara (bütün tabanı kaplayan) halı.
  3. döşeme.
  4. örtü.
    a carpet of grass.
  5. halı döşemek, halı (ile) kaplamak.
Aksminster halısı. Noun
paylanmak Verb
üzerinde düşünülmekte olmak Verb
azarlanmak Verb
duvardan duvara halı
büyük tezahüratla karşılamak Verb
(a) azarlanma, tekdir/takbih edilme.
to be on the carpet: azarlanmak.
You'll be on the carpet
if mother finds out you've broken that plate. (b)
Brit. incelenmekte, görüşülmekte, gündemde, müzakere edilmekte.
My plan will be on the carpet at today's meeting.
İran/Acem halısı.
hasıraltı/örtbas etmek, saklayıp unutmak.
kırmızı halı (ünlü kişileri karşılarken yollarına serilir). Noun
nezaket, hürmet, itibar, hatır sayma. Noun
büyük nezaket ve hürmetle karşılamak, ayakları altına kırmızı halı sermek.
merdiven halısı
evlenmek Verb

rug
ABD k.d. sır olarak saklamak, gizlemek, gizli tutmak, kimseye açıklamamak.
I know
what you did, you can't sweep things under the carpet.
(Br) Doğu halısı
kadife halı
merdiven/yol halısı.
halı yıkamak Verb
halı böceği
(Anthrenus scrophulariae): kızıl-kahverengi larvaları halı ve yünlü kumaşları tahrip eden bir böcek.
yoğun bombardıman
halı böceği
(Anthrenus scrophulariae): kızıl-kahverengi larvaları halı ve yünlü kumaşları tahrip eden bir böcek.
halı döşeyici
maceracı hükümet
salon subayı.
terlik, pantufla.
halı süpürgesi.
sweeper ile ayni anlama gelir. elektrik süpürgesinin halı temizleme fırçası.
halı çivisi.
carpet beetle.
birini büyük tezahürat ile karşılamak Verb
büyük hüsnükabul gösterme
birine büyük hüsnükabul göstermek Verb
kral gibi ağırla(n)mak.