cease

  1. dur(dur)mak, din(dir)mek, kes(il)mek, ara ver(dir)mek, vazgeç(ir)mek, bırak(tır)mak, inkıtaa uğra(t)mak.

    The rain ceased towards midnight. They ceased financial support to the university.
  2. bit(ir)mek, sona er(dir)mek, devam etmemek, son vermek.
    At last the war has ceased.
    He has
    ceased to write: Artık yazmıyor.
  3. ölmek.
  4. durma, sona erme, son bulma, kesilme, kesinti, inkıta, aralık, fasıla.
    without cease: aralıksız,
    sürekli, durmaksızın, fasılasız.
bitmemek Verb
ara vermeden
durmadan
durdurmak.
cease and desist order: durdurma emri/kararı: bir kurumun haksız/yolsuz uygulamasına
son vermesi için yetkili makamlara çıkarılan emir/karar.
alışverişi kesmek Verb
ateş kesmek Verb
ateş kesmek Verb
müdahaleyi durdurmak Verb
bisiklet üretmeyi bırakmak Verb
işletmeyi durdurmak Verb
(banka) ödemeyi durdurmak Verb
yayımlamayı durdurmak Verb
bir şeyden feragat etmek Verb
bir şeyden vazgeçmek Verb
(gazete) artık çıkmamak Verb
İngiliz vatandaşlığından çıkmak Verb
üyelikten (hissedarlıktan) çıkmak Verb
geçmek Verb
yürürlükten kalkmak Verb
kaldırılmak Verb
ehliyetsiz durumdan kurtulmak Verb
gerçekliğini yitirmek Verb
soğumak Verb
işi terk etmek Verb
işi terketmek Verb
işine son vermek Verb
var olmamak Verb
yok olmak Verb
varlığı sona ermek Verb
varlığı son bulmak Verb
bir kurul üyeliğinden ayrılmak Verb
kurul üyeliğinden ayrılmak Verb
yürürlükten kalkmak Verb
yürürlükten kalkmak Verb
mevkiinden ayrılmak Verb
istifa etmek Verb
mevkinden ayrılmış olmak Verb
bir mevkiden ayrılmış olmak Verb
faaliyetlerine son vermek Verb, Commerce
batmak Verb, Commerce
iflas etmek Verb, Commerce
işi bırakmak Verb
çalışmayı bırakmak Verb