cekici

Turkish-English Phrases

(bir şeyi) daha çekici hale getirmek
to glamorize Verb
(menkul değerler) uzun vadede çekici olmak
to have long-term appeal Verb
belirli etnik gruplara çekici gelen turizm biçimleri
ethnic travel Noun
bir iş anlaşmasının çekici gelen özelliği
hooker
bir işi mümkün olduğunca çekici görünür yapma
job enrichment
birine bir projeyi çekici kılmak
to sell someone a project Verb
birine çekici gelmek
to reel someone in Verb
birini çekici bulmak
to have the hots for someone Verb
birşeyi daha dikkat çekici hale getirmek
to add to something Verb
birşeyi dikkat çekici hale getirmek
to bring out something Verb
çekici
alluring
çekici
catching
çekici
breakdown lorry Noun, Automotive
çekici
dragging
çekici
inviting
çekici
tow truck Noun, Automotive
çekici
catchy
çekici
engaging
çekici
fetching
çekici
dishy
çekici
winsome
çekici
towing vehicle
çekici
belle
çekici
good looking
çekici
snazzy
çekici
glamorous Adjective
çekici
wrecker Noun, Automotive
çekici
seductive
çekici
sensuous Adjective
çekici
fascinating
çekici
tractor Information Technology
çekici
winning
çekici
pin up
çekici
breakdown truck Noun, Automotive
çekici
nice
çekici
lovely Adjective
çekici
attractive
çekici
towtruck
çekici
swish
çekici
desirable
çekici
salvage tug
çekici
enchanting
çekici
prepossessing
çekici
likable likeable
çekici
debonair
çekici
swinging
çekici
comely
çekici
sexy Adjective
çekici
darling
çekici
pulchritudinous
çekici
savo
çekici
spicy
çekici
toothsome
çekici
tractive
çekici
appealing
çekici
beguiling
çekici
canny
çekici
good
çekici
lovable
çekici
lovesome
çekici
magnetic
çekici araç
towing vehicle Noun, Transport
çekici başlangıç maaşı ve son derece cömert yan ödemeler
excellent starting base salary plus unusually generous fringe benefits Noun
çekici bir tarzda
prettily
çekici faktör
pull factor Noun
çekici gelmek
to appeal Verb
çekici güç
attractive power
çekici insan
charmer
çekici katarı
tractor combination Noun, Transport
çekici olmak
to appeal Verb
çekici olmayan
shapeless
çekici olmayan kadın ya da erkek
wallflower
çekici reklam
appealing advertising
çekici teklif
tempting offer
çekici yanı olmama
without appeal
çekici yön
seduction Noun
çok çekici
devastating
çok çekici
irresistible
çok çekici
luscious Adjective
çok çekici olmak
to be a big draw Verb
çok güzel ve çekici
smashing
daha çekici yapmak
to sweeten Verb
demiryollarında çekici araçlar
hauling stock
dikkat çekici
noteworthy Adjective
dikkat çekici
invincible Adjective
dikkat çekici biçimde
conspicuously Adverb
dikkat çekici bir şekilde
prominently Adverb
dikkat çekici derecede
strikingly Adverb
dikkat çekici hale getirmek
to signalize Verb
duvar çekici
gavel
fabrika çekici
tilt
film çekici kamera
movie camera
giderek daha çekici
grow on
görünüşü çekici kendisi değersiz şey
gewgaw
hakimin çekici
gavel Noun, Law
halka çekici gelme
appeal to the public
iletişim medyasına çekici gelen
mediagenic
ilgi çekici
larger-than-life Adjective
ilgi çekici
interesting
ilgi çekici
meaty Adjective
ilgi çekici
gripping
ilgi çekici bir şekilde
interestingly Adverb
ilgi çekici bir yanı olmamak
to be void of interest Verb
ilgi çekici nesne
novelty Noun
ilgi çekici olay
highlight
ilgi çekici olmayan
strictly for the birds
ilgi çekici özelliklere sahip olmak
to have something to offer Verb
ilgi çekici yan
attraction Noun
ilgi çekici yer
place of interest
ilgi çekici yerleri gezmek
to sightsee Verb
karşı cinsten çok çekici
dreambot
medyaya çekici gelen
(US) mediagenic
oto çekici
breakdown lorry
oto çekici üstü kapalı kamyonet
breakdown van
römork çekici araç
trailer towing vehicle Noun, Transport
şüphe çekici
suspect Adjective
turistler için çekici yer
hotspot Noun
yarı-römork çekici
semi-trailer tractor Noun, Transport
yüze çekici
adsorbent
Turkish-English phrases from Zargan's own database

çekici
Çekmek işini ... götüren araç