cherish

  1. Transitive Verb sevmek, aziz tutmak.
    to cherish one's native land.
    My most cherished memories: En aziz hatıralarım.
  2. Transitive Verb baştacı etmek, bağrına basmak.
    to cherish a child. The old man cherished the girl as if she were his own daughter.
  3. Transitive Verb (umut, sevgi, kin vb. gibi duygular) beslemek, gütmek.
    to cherish no resentment.
  4. Transitive Verb devam ettirmek, muhafaza etmek, (hatıra vb.) saklamak, anmak, unutmamak.
maksadı gütmek Verb
bir fikir beslemek Verb
hayale/kuruntuya kapılmak, (yanlış bir şeye) inanmak istemek.
hayale/kuruntuya kapılmak, (yanlış bir şeye) inanmak istemek.