contingent

  1. arızî, tesadüfî.
  2. olumsal, umulur, melhuz.
  3. olasılı, muhtemel, mümkün, beklenmedik, önceden akla gelmeyen.
    The traveller set aside $5 a day for contingent expenses.
  4. Logic olumsal: raslantısal olan, ne zorunlu ne de olanaksız olan, olabilir de olmayabilir de.
  5. kontenjan, ayrılıp gönderilen belirli miktar asker, işçi vb.
    The Western army has been strengthened
    by a large contingent from East.
  6. grup, temsil heyeti, bir grubu temsil eden heyet, bir topluluğu oluşturan gruplardan herbiri.
    Have
    Scottish contingent arrived at the meeting yet?
  7. rastlantı, ihtimal, (kazara/beklenmedik) olay.
polis grubu
seçkin gazeteci grubu
dükruvar hesabı
(Br) olağanüstü yedek akçe
teminat hesabı
muhtemel menfaat
şarta bağlı yıllık gelir
şartlı hayat sigortası poliçesi
süresi belirsiz irat
şartlı hayat sigortası poliçesi
muhasebe döneminde zilyetliği fiilen kazanılmamış
iktisadi şarta bağlı değer
ancak bir olayın vukuu halinde kazanılacak değerler
meydana gelebilecek olaylara bağlı aktifler Noun
melhuz kıymetler Noun
tahakkukları Noun
tali baraj ateşi
muhtemel lehdar
(sigorta) şarta bağlı lehdar
miras bırakanın vasiyetnamesinde adı geçen şartın ancak yerine gelmesi halinde vasiyet ettiği miras
bilinmeyen masraflar Noun
beklenmeyen masraflar Noun
vukuu şüpheli bir olaya bağlı talep veya alacak hakkı
bir şeye bağlı talep
belirsiz şart
bilinmeyen masraflar
beklenmeyen masraflar
muhtemel zararlar Noun
(US) muhtemel zararlar konusunda aynı dava dilekçesindeki dava konusunu teşkil eden türlü iddialardan
biri ya da birden çoğuna karşı davalı tarafından
defi yapılmadan verilen tazminat
sonunda ödenecek olan alacak
vuku bulacak bir hadiseye bağlı vasiyet
beklenmeyen temettü
ek gümrük resmi
munzam gümrük vergisi
belirli bir olayın gerçekleşmesinde intikal edecek yararlanma hakkı
mirasla ilgili beklenen haklar
olması olası olaylar Noun
sıfatının asıl kişinin fiiline veya fiilde kusur etmesine bağlı bulunduğu vasiyetnamede atanmış olduğu bildirilen tenfiz memuru
muhtemel masraf
gelecekte yapılması olası masraf
önceden tahmin edilemeyen giderler Noun
melhuz (düşünülebilen) giderler Noun
vekâlet ücreti: bir tazminat davasında kazanılan tazminatın belirli bir yüzdesinden ibaret avukatlık ücreti.
(US) beklenmedik olaylarda kullanılacak yedek akçe
yer alması olası yedek akçe
şarta bağlı hak
yakında doğması olası hak
şarta bağlı istihkak
beklenen hak
bir menkule ait muntazır hak (bu hakkı bekleyen onu iktisap edemeden ölürse hak vârislerine geçmez
(bilanço) belirsiz bir olayın gerçekleşmesi üzerine doğacak borçlar Noun
şarta bağlı borçlar Noun
(bilanço , Br) belirsiz bir olayın gerçekleşmesi üzerine doğacak borçlar Noun
muhtemel borç Noun, Accounting
şarta bağlı yükümlülük Noun, Accounting
kota sistemi
ithal malların miktar olarak belirli sınırlamalara tabi olması
başka olaylara bağlı bir yükümlülük
tesadüfi suçlu
vabeste
koşullu, şarta bağlı, henüz bilinmeyen koşulların gerçekleşmesine bağlı, bu koşullara göre değişebilen.

Whether or not we arrive on time is contingent on the weather: Zamanında varıp varmamamız hava durumuna bağlıdır.
hayatı sigortalanan kişinin ölümü ve adı belirlenen diğer kişinin ise yaşıyor durumda olması halinde
sigorta meblağının ödenmesini kapsayan sigorta po
hayatı sigortalanan kişinin ölümü ve adı belirtilen diğer bir kişinin ise y
hayatı sigortalanan kişinin ölümü ve adı belirlenen öteki kişinin de hayatta olması durumunda sigortalanan
meblağın ödenmesini öngören bir hayat sigor
şartlı emir
önceki emrin yerine getirilmiş olmasına bağlı olarak bir menkul değeri belli bir fiyat üzerinden satma veya alma emri
şartlı emir emr
şart koşulan bir ödemenin alınması halinde ancak yerine getirilen ödeme emri
muhtemel kâr
gelecekte bazı koşullara bağlı olarak gerçekleşebilecek kâr
muhtemel kâr
yedek sermaye
(US) belirsiz alacaklar Noun
şartlı alacaklar Noun
(US) şartlı alacaklar Noun
önceki bir ayni hakkın son bulmasından önce
emlak üzerindeki gelecek bir menfaat
belirtilmiş bir şartın gerçekleştirilmiş olmasına bağlı olan
gelecekte bazı koşulların ortaya çıkması ile doğabilecek zararları karşılamak amacıyla ayrılan karşılık
muntazır hak
müstakbel hak
beklenen hak
şartlı vakıf
şartlı vakıf kfı
gelecekteki kullanım hakkı
gelecekteki bir durumun yer alması halinde başvurulacak kullanım
kısıtlı oy kullanma hakkı
talik etmek Verb