dig

  1. Verb kazmak, eşmek, eşelemek.
    to dig a tunnel/a well : tünel/kuyu kazmak.
  2. Verb deşmek, altüst ederek araştırmak.
    to dig through the files.
  3. Verb (toprağı) bellemek.
    We must dig the vegetable garden.
  4. Verb (çukur/tünel/kanal vb. açmak.
    We shall dig under the river/through the mountain/into the hill to lay this pipe.
  5. Verb kazıp çıkarmak.
  6. Verb
    dig out: (a) araştırarak bulmak.
    I dug out these old trousers to give to the boy. (b) zorla
    elde etmek/söyletmek.
    dig the truth out of someone: birisini zorlayarak gerçeği söyletmek. (c) kazıp çıkarmak, (d)
    Cnd. kar altından çık(ar)mak.
    We had to dig the car out of the snow. 3 towns in Northern Canada are digging out this morning. (e)
    ABD
    dig out for: (hayvan) hızla uzaklaşmak, kaçmak.
    The fox dug out for the forest: Tilki hızla ormana kaçtı.
  7. Verb
    dig in/into: batırmak, dürtmek.
    He dug his heel into the ground.
  8. Verb (a) anlamak, takdir etmek, (b) beğenmek, hoşlanmak, zevk almak.
    Do you dig modern music?
  9. Noun kazı, hafriyat.
    go on a dig.
  10. Noun kazma, belleme, eşme.
  11. Noun itme, dürtme, dirsek vurma.
    John's falling asleep, just give him a dig .
  12. Noun kinaye, iğneli söz. taş atma, alay, istihza, hakaret.
    That last remark was a dig at me.
kazı
birini (kendine getirmek için) dürtmek Verb
küçültücü, haysiyet/vekar kırıcı, küçük düşürücü. Adjective
kuyu açmak Verb
çukur kazmak Verb
birinin kuyusunu kazmak Verb
lağım kazmak Verb
tünel açmak Verb
kuyu açmak Verb
(birisine) kötü söz söylemek, azarlamak.
Stop digging at me!
çok çalışmak Verb
kafasını patlatmak Verb
ara(ştır)mak, bir şey bulmak için kazı/hafriyat yapmak.
dig for gold.
birinin kuyu sunu kazmak Verb
bilgi elde etmeye çalışmak Verb
(a) siper kazmak.
The soldiers were ordered to dig themselves in. (b) fikrinde/bulunduğu yerde
direnmek, (c)
dig someone in the ribs: dirseğiyle birisini dürtmek, (d)
k.d. alışmak, yerleşmek, durumunu sağlamlaştırmak.
I am well dug in now. (e) toprağı kazarak (bir şey) katmak, (f)
dive in olarak da söylenir
k.d. yemek, yemeye başlamak.
Here's your breakfast, so dig in! (g)
dig one's heels in
k.d. (bir şeyi yapmayı) reddetmek, (yapmamakta) direnmek/inat etmek/ayak diremek.
birinin kaburgalarına dirseğiyle vurmak Verb
böğür darbesi Noun
(a) (bir şeyi) yemeye başlamak, (b) inceden inceye araştırmak, sıkı araştırma yapmak, tahkik etmek.
The
police is digging into this case. (c) batırmak, daldırmak.
dig fork into meat. (d) (durumunu) sağlamlaştırmak/pekiştirmek.
I had a short time to dig myself into the new job.
cari borçları ödemek için tasarruflara el atmak Verb
bir yer ya da işte direnmek Verb
siper kazmak Verb
yerleşmek Verb
gömmek Verb
tekrar düşünmek, teemmül etmek, düşünüp taşınmak.
I'd like some time to dig over the questions raised in today's meeting.
ilk kazmayı vurmak Verb
siper kazmak Verb
(a) kazı ile/kazarak meydana çıkarmak, hafriyat neticesinde bulmak/keşfetmek.
Father dug up an old
coin in the garden. (b)
k.d. tesadüfen elde etmek/keşfetmek/bulmak, (c)
mec. (araştırıp) meydana çıkarmak, açığa vurmak, açıklamak.
The newspapers have dug up that unpleasant old story. (d)
k.d. (gayret edip/çalışıp) elde etmek, temin etmek, bulup buluşturmak.
köklemek Verb
eşmek Verb
taşlamak Verb
birine kinayede bulunmak Verb
birine taş atmak Verb
yapmacık bir nezaketle başkasının kusurunu yüzüne vurmak Verb