exception

  1. Noun istisna, ayrılık, ayrı tut(ul)ma.
    apart from a few exceptions: bazı istisnalar dışında, birkaçı
    müstesna.
    with this exception: bu müstesna/hariç.
    without exception: istisnasız, ayırımsız, ayırım yapmaksızın, fark gözetmeden.
    You must answer all the questions, without exception.
    This case is an exception to the rule: Bu hal kural dışıdır (kurala uymaz).
    The exception proves the rule: İstisna kuralı bozmaz.
  2. Noun başkalık, ayrılık, inhiraf.
  3. Noun müstesna bir durum/hal, istisna teşkil eden şey.
    She usually comes on time, today was an exception:
    Bugünkü durum müstesna, genellikle vaktinde gelir.
  4. Noun, Law (mahkemenin ara kararlarına vb.) itiraz.
    “ exception!” shouted the lawyer, when he felt that the judge had been unfair.
itiraz kabul etmez
muhasebe kuralları istisnası Noun
istisna kabul etmemek Verb
istisna olarak
yazılı itiraz
istisna olarak
istisna olarak
yargıcın ehliyetsizliği defisi
yetkisizlik itirazı
taliki defi
normal süreler beklenmeden hemen incelenmesi gereken itiraz
acele itiraz
esasa ait itiraz
kanuni istisna Noun, Law
(US) bir işletmede aksayan bölümleri denetim mekanizması içine alan yönetim yöntemi
küçük istisnalar
adi itiraz
bir hakkı kaldıran defi
ara kararına yapılan itiraz
tek istisna
resmi itiraz
kanuni istisna
(a) itiraz/protesto etmek, kabul etmemek.
He took exception to the editorial and wrote a letter to
the newspaper about it. (b) gücenmek, darılmak, muğber olmak.
I took the greatest exception to his rude letters.
istisna sız
istisnasız
bilaistisna
istisnasız olarak Adverb
kural dışı durum işleme Information Technology
kural dışı durum iletisi Information Technology
bir davanın kararsızlığı defisi
istisna kaideyi bozmaz
kaideye istisna
bir kefalet senedinde yazılı kefalete veya kefalet miktarına resmi itiraz
kefalet miktarına resmi itiraz
kaideye istisna
birine istisna tanımak Verb
kural bozmak Verb
tanık kabul etmemek Verb
çok kırılmak Verb
gücenmek Verb
istisna kabul etmemek Verb
bir ifadeyi kabul etmemek Verb
bir tanığı kabul etmemek Verb
bir denetçi raporunu kabul etmemek Verb
delili kabul etmemek Verb
delili kabul etmemek Verb
… müstesna, … istisna edilirse, -den başka/hariç, … dışında.