excite

  1. Transitive Verb heyecanlandırmak, coşturmak.
    The story excited the little boy very much.
  2. Transitive Verb uyandırmak, sebep olmak.
    to excite anger in a person.
    to excite interest or curiosity:
    ilgi veya merak uyandırmak.
    to excite pity: merhamet uyandırmak.
  3. Transitive Verb kışkırtmak, tahrik etmek, sevketmek, harekete geçirmek, kızıştırmak.
    Don't excite the dogs. The king's
    cruelty excited a rising of the people (= excited the people to rise against him).
  4. Transitive Verb, Physiology uyarmak, tenbih etmek.
    to excite a nerve. Strong coffee excites your nerves.
  5. Transitive Verb, Physics uyarmak: bir atomu/nicemsel bir yapıyı taban durumundan daha yüksek bir erke düzeyine çıkarmak.
  6. Transitive Verb, Electronics uyarmak, ikaz etmek: bir elektrik makinesinin uyarım/ikaz sargısına akım vererek mıknatıslamak.
ayağa kaldırmak Verb
ayaklanmaya neden olmak Verb
müşterinin ilgisini uyandırmak Verb
haset uyandırmak Verb
acındırmak Verb
halkın acıma duygusunu coşturmak Verb
birinin çok ilgisini çekmek Verb
azdırmak Verb
halk kalabalığını kışkırtmak Verb
halkı ayaklanmaya tahrik etmek Verb
dünyanın ilgisini çekmek Verb