franchise

  1. Noun, Law oy hakkı
  2. Transitive Verb ayrıcalık tanımak, imtiyaz vermek, vatandaşlığa kabul etmek, seçim/oy kullanma hakkı tanımak.
  3. Transitive Verb özgür/serbest bırakmak, azat etmek.
  4. oy hakkı, seçimlerde oy verme hakkı.
    In England, women were given the franchise in 1918.
  5. (hükümet tarafından bir şahsa/gruba verilen) ayrıcalık, bağışıklık, imtiyaz, muafiyet.
    a franchise to operate a bus line.
  6. (bir şirketin/imalâtçının satıcıya belirli bir bölge için tanıdığı) imtiyaz, özel izin, satış hakkı/yetkisi, acentelik.
  7. imtiyaz bölgesi: imtiyazın/satış hakkının geçerli olduğu bölge.
  8. özel pazarlama hakkı.
  9. yasal bağışıklık, kanunî muafiyet, belirli bir yasal hüküm dışında tutulma.
  10. serbestlik, özellikle kölelikten, hapisten, manevî bağlardan kurtulup serbest kalma.
  11. (bir kimseye/şirkete) ayrıcalık/bağışıklık tanımak, imtiyaz vermek.
  12. serbest bırakmak.
  13. (bkz: enfranchise )
marka temsilciliği (bir markanın belirli bir bölgede tek dağıtıcılığı için üreticiyle toptancı ya da
perakendeciler zinciri sahibi arasında yapılan an
marka temsilciliği
bir tüzel kişi olarak vücut bulma ve faaliyette bulunma hakkı
şirket imtiyazı
tüzel kişiliğe ait haklar
tenzil-i muafiyet Noun
tek dereceli seçim
bir imtiyazı ihlal etme
genel seçim hakkı
seçme hakkı Noun
oy verme hakkı
seçme hakkı Noun
tekelden dağıtım imtiyazı
tekel imtiyazı
(US) tekel imtiyazı
çabuk servis yapılan restoran imtiyazı
petrol satış ve ikmal imtiyazı
medeni haklardan yararlanma ehliyeti
umumi imtiyaz
(Br) aile reisinin oy hakkı
(emlak) sahipsiz olmak Verb
sınırlı oy hakkı
kiracının seçim hakkı
(US) imtiyaz kaybı
imtiyaz kaybı
maden imtiyazı
gayri menkul sahibinin oy hakkı
(Br) genel seçim hakkı
televizyon imtiyazı
kamu oylaması
bütün yurttaşlara tanınan oy hakkı
bir imtiyazın gasp edilmesi
özel satış hakkı olan acente
imtiyaz sözleşmesi
franchising anlaşmaları Noun
ruhsat komisyoncusu
(US) tekel pozisyonundaki bir üreticinin bir başka üreticiye veya tüccara mallarını belirli bir yörede
üretme veya pazarlama hakkını ruhsatla verdiği
(US) ruhsat danışmanı
elçilik binasının masuniyeti
isim hakkı Noun, IP Law
otobüs işletme imtiyazı
toptancının kendi bölgesinde kullanması için üretici tarafından yerel toptancıya tanınan üretici etiketi
ya da marka adı kullanımı hakkı
(US) imtiyaz sahibi
imtiyaz vergisi
imtiyaz vergisi (hükümet tarafından verilen ayrıcalığa karşı alınan vergi
(US) imtiyaz vergisi
franchising agreement Noun, Competition Law