fundamental

  1. temel, esas, ana, bellibaşlı, başlıca.
    fundamental principles: temel ilkeler.
    The fundamental
    cause of his success was his ability to work for long hours without tiring.
  2. temelden, kökten, esastan, baştanbaşa.
    a fundamental revision. a fundamental change of attitude.
  3. özgün, orijinal, özkaynaklı.
    a fundamental idea.
  4. Music (a) temel frekansta tireşen (tel), (b)
    fundamental note/fundamental tone ile ayni anlama gelir.
    temel ses, esas nota, birçok harmonikleri olan ses.
  5. çok önemli, gerekli, elzem, şart.
    Fresh air is fundamental to good health.
  6. (bir kimsenin) yaratılışı/mizacı icabı olan, karakterinde mezcedilmiş olan.
    He has some rather strange
    ideas sometimes, but no one can doubt his fundamental good sense.
  7. temel (ilke/kural/yasa vb.), esas, asıl, en gerekli/önemli şey.
    A fundamental of good behavior is
    consideration for other people.
  8. fundamental frequency ile ayni anlama gelir. temel sıklık/frekans. fundamental modes of vibration:
    temel kipler. fundamental units: temel birimler.
İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Sözleşme Noun, International Law
İnsan Hakları Adalet Divanının İstişari Mütalaa Yetkisini Kabul Konusunda Ana Hürriyetler ve İnsan Haklarının
Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Noun, International Law
temel hak ve özgürlükler Noun, Rights-Freedoms
İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Sözleşmeye Ek Protokol Noun, International Law
temel analiz
bir şirketin hisse senedi fiyat hareketlerini tahmin edebilmek amacıyla şirket hisse senedi değerinin analizi
temel davranış
temel tutum
temel yükleme hatası Noun, Psychology
şartların esaslı değişimi Noun, Law
temel şart
temel kavram
temel şart
temel veriler
davanın esasını etkileyen hata
esas hata
asli hata
esaslı hata Noun, Civil Law
temel gerçekler Noun
temel özgürlükler Noun, Rights-Freedoms
fundamental ile ayni anlama gelir. temel sıklık/frekans. fundamental modes of vibration:
temel kipler. fundamental units: temel birimler.
temel insan hürriyetleri Noun, Rights-Freedoms
temel insan hakları Noun, Politics-Intl. Relations
temel fikir
esas fikir
esas konu
temel yasa, anayasa.
teknik piyasa analistinin çalışma yönteminin aksine
(US) temel piyasa analisti
temel piyasa analisti hisse senedi fiyat tahminlerini ilgili şirketin performansına dayandırır
esaslı hata
esbabı mucibe
temel parçacık.
iç hukukun temel prensipleri Noun, Law
temel sorun
temel sorun
temel hak Noun, Rights-Freedoms
temel haklar.
temel hak ve hürriyetler Noun, Rights-Freedoms
facia riski
temel kural
bir sözleşmede uyulması zorunlu olan şart
asıl unsur Noun, Law
temel şart Noun, Law
köklü dönüşüm Noun
köklü değişim Noun
bir sözleşmenin bütünü için esas olan maddi bir hata Noun, Law
son derece önemli bir inceleme yapıtı
Temel Haklar Şartı
insan haklarını ve temel özgürlüklerini koruma sözleşmesi
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme Proper Name, Law
Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı