get in

  1. (a) girmek, dühul etmek, kabul edilmek/ettirmek.
    He forgot his key and couldn't get in. (b) gelmek,
    varmak, vasıl olmak.
    The plane got in late. (c) teslim etmek.
    Did you get the paper in by the right date? (d) katılmak, iltihak etmek.
    He's got in with a fast crowd. (e) (ürün) kaldırmak, toplamak, içeri almak.
    get in the harvest: ürünü toplamak/hasat etmek.
    The farmers are getting the crops in. (f) (lâf, söz) sokuşturmak, lâfa karışmak.
    May I get a word in?
    I couldn't get a word in: Ağzımı açıp bir kelime söyleyemedim.
    get in a word edgewise: lâf sokuşturmak. (g) (eve) getirmek.
    Get the doctor in.
canını sıkmak, başının etini yemek.
bir işi üzerine almak Verb
yoluna/karşısına çıkmak.
(birinin) canını sıkmak, (bir kimseyi) rahatsız/taciz etmek, bir kimseye musallat/tebelleş olmak, damarına
basmak.
He gets in my hair: Canımı sıkıyor.
birisine karanlık etmek, önüne çıkmak, engel olmak, ayağına dolaşmak.
hasadı devşirmek Verb
taşlamak Verb
zıvanadan çıkmak Verb
sinirlenmek Verb
birinden önce davranmak Verb
borca girmek Verb
(tren) beş dakika erken gelmek Verb
bir seçmenler bölgesinden aday olmak Verb
adaylığını koymak Verb
gözüne girmek.
sıraya girmek Verb
yararlanmak, faydalanmak, pay çıkarmak.
iyi iş yapmak Verb
furyaya katılmak Verb
… furyasına katılmak Verb
temelden katılmak, bir işe başlangıçta katılmak.
birine borçlu durumda olmak Verb
birini sinirlendirmek Verb
TV cihazını onarması için birini çağırmak Verb
erzak almak.
vergileri toplamak Verb
vergi toplamak Verb
hasat kaldırmak Verb
hasat devşirmek Verb
irtibat kurmak Verb
firma ile ilişki kurmak Verb
biriyle temasa geçmek Verb
(tren) vaktinde gelmek Verb
bir firma ile ilişki kurmak Verb
önemli kişilerle dostluk kurmak Verb
biriyle iyi anlaşmak Verb
birisi ile arası açılmak, bozuşmak.
bir şeye kapılmak Verb
şeytana kapılmak Verb
tevessül etmek Verb
bir komploya katılmış olmak Verb
karanlık işlere karışmak Verb
başı derde girmek, belaya çatmak.
şapa oturmak (argo) Verb
o işe buluşma
piyasada daha büyük bir yer işgal etmek Verb
piyasanın büyük payını ele geçirmek Verb
katılmak, girmek, iltihak etmek, ayağını atmak.
He's joined the sports club in the hope of getting
a foot in one of the teams.
toplumda bir yere sahipolmak Verb
(Br) iyi bir memuriyet elde etmek Verb
iyi meslek olanaklarına sahip olmak Verb
mektubu zamanında postalamak Verb
iş hayatında başarılı olmak Verb
bir fırsat elde etmek Verb
sınavda geçer not almak Verb
hükümet hizmetine girmek Verb
gözüne yumruk yemek Verb
iş hayatına atılmak Verb
hasat sırasında iş bulmak Verb
(birisi konuşurken) konuşma fırsatı yakalamak Verb
bir fikri kafasına çakmak Verb
bir fikiri kafasına takmak Verb
zam mmı görmek Verb
maaş zammı almak Verb
sıkışmak Verb
birşeye kapılmak Sentence
hizmetleri karşılığı yiyecek yatacak sağlamak Verb
servet sahibi olmak Verb
takılmak Verb
ağır darbe yemek, azarlanmak, zılgıtı yemek.
You'll get it in the neck if you wreck your father's car.
ayrıntılar içinde kaybolmak Verb
posta da kaybolmak Verb
postada kaybolmak Verb
arada kaynamak, gümbürtüye gitmek, karambole gelmek Verb, Idioms
politikaya bulaşmak Verb
hayatta ilerlemek Verb
hayatta başarılı olmak Verb
işleri düzene koymak Verb
organize olmak Verb
toparlanmak Verb
işlere çekidüzen vermek Verb
eli alışmak, usta olmak.
şirkette işe yaramayan personeli işten çıkarmak Verb
birisine bir konu hakkında bilgi vermek Verb
bir şeyi dizdirmek Verb
hevesle/şevkle (bir işe) başlamak.
Come on, let's get stuck in.
konuşmanın ortasında takılıp kalmak Verb
çamura saplanıp kalmak Verb
çamura batmak Verb
birini tartışmada yenmek Verb
mahsulü kaldırmak Verb
mahsullüü kaldırmak Verb
karıştırmak Verb
hayatta ilerlemek Verb
(top oyunlarında) topu gözden kaçırmamak, topun doğrultusunu iyi kestirmek.
elini çekmemek, devamlı meşgul olmak.
ilgisini/alâkasını devam ettirmek, ilgisini kesmemek, bir işle sürekli olarak meşgul olmak, hünerini/melekesini
kaybetmemek, üstünde devamlı çalışmak.
birinin sözlerini boğazına tıkamak Verb
birinin sözlerini boğazına tıkmak Verb
ağız açtırmamak
kıçı sıkışmak, belaya çatmak, başı belaya girmek.