Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
glow
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
ışıltı, ısıl-ışık: akkor haline gelen madenin yaydığı ışık.
glow discharge
: ışıltılı boşaltım.
parlaklık, (kızıl) parıltı, kızıllık.
The red glow in the sky. The oil lamp gives a soft glow. The
glow of copper in the kitchen.
kızarma, kırmızılık, yüzü yanma, ateş basma, sağlıktan veya aşırı beden çalışmasından ileri gelen cilt
kırmızılığı.
the glow of health on his cheeks.
in a glow
: yüzü/vücudu kızarmış/ısınmış.
(şiddetli heyecan, öfke, tehevvür vb. sonucu) parlama, taşkınlık.
a glow of anger/of happiness.
in the first glow of enthusiasm
: ilk heyecanın verdiği ateşle.
şevk, gayret.
ışımak, (ısıdan) kızarmak, ışık yaymak/saçmak, akkorlaşmak, akkor haline gelmek.
The iron bar was
heated till it glowed. The fire glowing in the darkness.
parlamak.
The cats eyes glowed in the darkness.
He glowed with pleasure
: Sevinçten/hazdan gözleri parladı.
kızarmak, kızıllaşmak, kırmızılaşmak.
Her cheeks glowed with shame
: Utançtan yanakları kızardı.
al al olmak, pembeleşmek, pembe/kırmızı bir renk almak.
He was glowing with health
: Sağlıktan
yanakları kıpkırmızı idi (yanaklarından kan damlıyordu).
The compliment made her glow (with pleasure).
(kuvvetli bir duygu ile) yanmak, yanıp tutuşmak, şevke gelmek, köpürmek.
to glow with love
: sevda
ile yanıp tutuşmak.
to glow with rage
: öfkeden köpürmek.
(heyecanla/taşkın hislerle) dolmak, dolup taşmak, coşmak, kendinden geçmek, kabına sığamamak.
to glow
with pride: gururundan kabına sığamamak.
to glow with admiration
: hayranlıkla kendinden geçmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
(coals) to glow
kızarmak
Verb
golden glow
altın ışık
(Rudbeckia laciniata)
: uzun saplı, sarı çiçekli bir bahçe bitkisi.
Noun
glow coil
akkor buji
glow glance
parlamak
Verb
glow lamp
ışıl lamba, neon lambası.
Noun
glow of youth
gençlik ateşi
glow with zeal
canla başla hareket etmek
Verb
in the first glow of enthusiasm
ilk heyecanın verdiği ateşle
in the first glow of enthusiasm
ilk hevesin verdiği şevkle
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.