kafile halinde yürümek
Verb
bir kapıdan girip ötekinden çıkmak
Verb
bir kulağından girip öbüründen çıkmak
Verb
İngiliz gemisiyle gitmek
Verb
(a) meraklısı olmak, ilgilenmek, ilgi duymak.
He used to go in for basketball. (b) meşgul olmak,
uğraşmak, meşgale edinmek, yapmaya çalışmak, … için mücadele etmek, …'den zevk almak.
I don't go in for sports. (c) katılmak, iştirak etmek, girmek.
I go in for examination next week.
meslek olarak hukuku seçmek
Verb
çok para kazanmak istemek
Verb
çöp sepetine atılmak
Verb
bir kulağından girip ötekinden çıkmak
Verb
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
Verb
biri hakkında bilgi aramak
Verb
biri hakkında bilgi almaya çalışmak
Verb
bir şeyin peşine düşmek
Verb
kayıp bir çocuğu aramaya çıkmak
Verb
(mesleği) asker olmak
Verb
… ile ortak olmak, birleşmek.
bu gibi şeylerden hoşlanmak yız pek
doğduğu yere geri dönmek
Verb
... olarak tarihe geçmek
Verb
değeri durmadan düşmek
Verb
arabayla gezintiye çıkmak
Verb
taşıt ücretini yarı yarıya bölüşmek
Verb
taşıt ücretini yarıyarıya bölüşmek
Verb
biriyle el ele gitmek
Verb
öfkelenip çıkıp gitmek
Verb
her türlü havada dışarı çıkmak
Verb
her türlü hava da dışarı çıkmak
Verb
tehlike durumundaki bir geminin yardımına koşmak
Verb
biriyle masrafları paylaşmak
Verb
bir şey için yapılan masrafı biriyle paylaşmak
Verb
Londra'da görülecek yerleri görmek
Verb
birdenbire/ânide tutuşmak/alevlenmek.
(a) neticesiz kalmak, havaya uçmak, başarısızlığa uğramak.
Because of one stupid remark, his whole campaign went up in smoke . (b) yanıp kül olmak, (c)
k.d. tepesi atmak.
toplum içine pek sık katılmamak
Verb
iki kişi (daima) beraber gitmek/koşmak.
gemiyi kaderine bırakmak
Verb