kendi yolunda gitmek
Verb
bir kimsenin burnu dibinde yer almak
Verb
gözünün önünde olup bitmek
Verb
zorba, ücretli katil, kundakçı, şantajcının adamı olan katil, şiddet kullanarak grevcileri yıldırmak için kiralanmış adam.
Noun
çirkin/sevilmeyen genç adam.
Noun
turistik geziye çıkmak
Verb
bir yere boşuna gitmek
Verb
bir konferans turnesine çıkmak
Verb
konferans turnesine çıkmak
Verb
deniz kenarına bir gezintiye gitmek
Verb
yayına başlamak
Verb, Media-Publishing
yayına girmek
Verb, Media-Publishing
dağlara gezmeye gitmek
Verb
çarter uçağıyla yolculuk etmek
Verb
çartır uçağıyla yolculuk etmek
Verb
harcamalarını gider hesabına yazmak
Verb
bir seyahat acentesinin düzenlediği geziye çıkmak
Verb
fikrini/durumunu resmen açıklamak, beyanname/bildiri yayınlamak.
yayına girmek
Verb, Media-Publishing
yayına başlamak
Verb, Media-Publishing
(işsiz) hükümetten haftalık yardımı almak
Verb
belediye yardımıyla geçinmek
Verb
cinleri tutmak, oraya buraya koşarak çılgınca gürültü yapmak, ortalığı altüst etmek.
sahne oyuncusu olmak
Verb
sahne yaşamına atılmak
Verb
siyasi propoganda konuşmaları yapmak
Verb
yüksek eğitime devam etmek
Verb
eğlendirmek ya da iş yapmak için bir yerden öbürüne gitmek
Verb
Hele bir yap! (Görürsün gününü); Hele bir teşebbüs et (o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu anlarsın)!
bir konuyu geniş olarak ele almak
Verb
kendini emekliye ayırtmak
Verb
emekleri boşa gitmek, beyhude uğraşmak.
akın/baskın yapmak.
The officer sent a few of his men on a foray, they brought back several prisoners for questioning.
iş yolculuğuna çıkmak
Verb
daima hareket halinde olmak
Verb
bütün gün hareket halinde olmak
Verb
diz çökmek (dua veya yalvarma için).
iş için yolculuğa çıkmak
Verb
(a) ihanet etmek.
go back on one's friends: arkadaşlarına ihanet etmek. (b) sözünü/vadini tutmamak,
döneklik yapmak.
go back on one's promises: vaadini tutmamak.
(a) caymak, (sözünden) dönmek, vazgeçmek.
to go back on a promise: vaadini tutmamak. (b) vefasızlık
göstermek, terketmek.
Never go back on your friends.
Ingiltere'ye izinle dönmek
Verb
(US) bir konuya üstünkörü dokunmak
Verb
Pazar günü gezintiye çıkmak
Verb
masrafları paylaşmak
Verb
izinle memleketine gitmek
Verb
izinle memleketine gitmek
Verb
eğlence için şehre gitmek
Verb
eğlence için şehir hrie gitmek
Verb
kendini tamamen bir şeye hasretmek
Verb
bir şey üzerinde ayrıntılı haber vermek
Verb
bir şeyi kayıtsız şartsız yapmak
Verb
hükümetten yardım görmek/işsizlik parası almak.
birini hep hareket halinde tutmak
Verb
çok meşgul/faal, durmadan çalışır, hareket halinde, koşuşup durur.
He is so busy that he's on the go from morning till night: Çok meşguldür, sabahtan akşama kadar koşuşup durur.
bir proje için yeşil ışık yakılmak
Verb
(satış temsilcisinin) iş yolculuğuna çıkması