guaranteed

  1. garantili
  2. güvenceli
garanti edilen meblağ
sağlanmak Verb
saklı Law
negative income tax
garantili alacaklar hesabı
temel gelir Noun, Economics
evrensel temel gelir Noun, Economics
vatandaşlık geliri Noun, Economics
vatandaşlık temel geliri Noun, Economics
temel gelir güvencesi Noun, Economics
teminat altına alınmış senet
teminatlı tahvil
sermaye ve temettü garantili tahviller Noun
... tarafından garantili
tarafından garantili
vize edilmiş çek
teminatlı kredi
faizin ödeneceğine dair başka bir ortaklık ya da kuruluş tarafından garanti
garantili temettü
temettüsü garantili poliçe
teminatlı kazanç
garantili kazançlar Noun
garantili iş
garantili fiyat
teminatlı gelir
faiz garantisi
güvenceli piyasa
temel gelir Noun, Economics
evrensel temel gelir Noun, Economics
vatandaşlık geliri Noun, Economics
vatandaşlık temel geliri Noun, Economics
temel gelir güvencesi Noun, Economics
garanti fiyatı
garantili fiyat
asli maaş
önceden yer ayırtma
müşteri gelmese dahi ödemesi garanti altına alınmış
garanti edilmiş satış
garanti edilmiş satış (belirli bir süre içinde satılmayan malların perakendecinin hesabına alacak kaydedileceği
koşuluyla yapılan mal satışı
asgari temettü teminatlı hisse senedi
(Br) garantili tahviller Noun
(US) temettü garantili tahviller Noun
garantili tahviller Noun
başka şirketlerin temettüleriyle garantili hisse senetleri Noun
başka şirketlerin temettüleriyle garantili hisse senet dileri Noun
katılan kişilerin sayısına bakmadan broşürde belirtildiği şekilde gerçekleştirileceği garanti edilmiş gezi
garanti edilen ücret
bir yıllığına garantili olmak Verb
bir yıl için garantili olmak Verb
(US) Birinci Anayasa Tadilatında teminat altına alınan özgürlüklere herhangi bir kısıntı getirmeden